Artık o, hoşnut olacağı bir hayat yaşayacak.
- O, hoş bir hayat içinde,meyveleri sarkmış,yüksek bir cennette olacak. Onlara şöyle denilecek: "Geçmiş günlerde yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyiniz, içiniz!"
(21, 22, 23) Artık o (kişi), meyveleri sarkmış hâlde olan yüksek bir cennette memnun olacağı bir hayat içinde olacaktır.
O mutlu bir yaşantı içindedir,
Artık o, hoşnut olacağı bir hayat yaşayacak.
O, mutlu bir hayat sürecek
Artık, hoşnutluk veren bir yaşam içindedir.
O kendini mesut ve bahtiyar eden bir hayatın içinde bulacak;
Artık o, hoşnutluk veren bir yaşayış içindedir.
Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir.
Artık o hoşnut bir hayattadır.
Ve o, kendini böylece mutlu bir hayatın içinde bulacak,
Artık o, hoşnut bir hayat içindedir.
Artık o, hoşnud bir hayatta
Artık o, memmun eden bir yaşam içindedir.
Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir.
İşte o, hoşnud bir hayat içindedir,
İşte o, hoş bir hayat içindedir.
Artık O, hoşnut edici bir hayat içinde.
O artık mutluluk veren bir yaşam içindedir.
Artık o, mutlu bir seyir içindedir;
O mutlu bir yaşantı içindedir,
Artık o, hoşnut olacağı bir hayat yaşayacak.
So he shall be in a life, well-pleasing.
Then is he in a pleasing life,
He will have a very pleasant life
He has deserved a happy life.
So he shall be in a life, well-pleasing.
So he shall be in a life, well-pleasing.