Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı biliyordum.
- Kitabı sağ tarafından verilenler, "Alın kitabımı okuyun, doğrusu ben hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum" diyecek.
Doğrusu ben hesabımla karşılaşacağıma inanmıştım."
"Hesabımla karşılaşacağımı bekliyordum."
Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı biliyordum.
Ben hesabımla yüzleşeceğimi biliyordum."
"Aslında, hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!"
Kesinlikle ben, hesabımla yüzleşeceğime gönülden inanmıştım!"
"Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten."
"Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."
Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim."
Zaten (bir gün) hesabımın önüme konulacağını bilmiştim!"
"Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."
Çünkü ben sezmiştim ki ben kavuşacağım hisabıma
"Ben hesabımla karşılaşacağımı sezmiştim zaten."
"Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."
"Çünkü ben hakıykaten hisabıma kavuşacağımı (kuvvetle) zannetmişdim".
Doğrusu ben, bir hesablaşma ile karşılaşacağımı sanıyordum.
(19-20) Kimin kitabı sağından verilirse, -Alın, kitabımı okuyun, ben zaten bu hesabıma ulaşacağımı tahmin etmiştim, der.
"Zaten ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!" der.
"Gerçekten ben, yaptıklarımın sonucuna kavuşacağımı düşünüyordum!"
'Hesabımla karşılaşacağıma inanıyordum.'
Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı biliyordum.
"I knew that I was going to be held accountable. "
“I knew that I should meet my reckoning.”
I counted on meeting my Reckoning. ’
"I did believe that I was going to be held accountable."
"I knew that I was going to be held accountable."
"I knew that I was going to be held accountable."