Evet, yazık sana yazık, sen hak ettin.
- Ne doğruladı, ne de kulluk görevini yerine getirdi. Fakat yalanladı ve yüz çevirdi. Sonra da çalım sata sata yürüyerek ailesine gitmişti. Sana yazıklar olsun, yazıklar! Tekrar tekrar sana yazıklar olsun, yazıklar!
Sonra (tekrar) yazıklar olsun sana, yazıklar olsun!*
Gerçekten sen bunu haketmiş bulunuyorsun.
Evet, yazık sana yazık, sen hak ettin.
Evet, senin için öncelikli olan ve öncelikli olması gereken budur.
Yine; hak ettin sen, hak ettin!
Tekrar (duy ey insan), yaklaşmakta olan hemen yanıbaşında!
Evet, çok uygundur sana bu bela, çok uygun!
Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
Evet gerektir o bela sana gerek!
yakınına, daha da yakınına!
(34-35) "Bu azap sana layıktır, layık! Evet, layıktır sana, layık!" denecektir.
Evet, gerektir sana o bela gerek
Yine yazık sana yazık!
Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
Yine (hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Zira (sen buna başkalarından daha çok) layıksın.
Yine yazıklar olsun sana, yazıklar.
Sonra sen buna layıksın!
Yazık ki sana ne yazık!
Evet, kesinlikle gereklidir sana gerekli!
Gerçekten sen bunu haketmiş bulunuyorsun.
Evet, yazık sana yazık, sen hak ettin.
Then woe to you and woe to you.
Then nearer to Thee and nearer!)
Then closer to you and closer still.
Indeed, you have deserved this.
Then woe to you and woe to you.
Then woe to you and woe to you.