Aslında o insan, ömrünü mücrim olarak geçirmeyi ister.
- Doğrusu insan, önündeki kıyameti inkar etmek ister: "Kıyamet günü ne zamanmış?" diye sorar.
(5, 6) Aslında (inkârcı) insan, "Kıyamet günü de ne zamanmış!" diye sorarak, önündekini (ahireti) yalanlamak ister.
Doğrusu, insan her şeyin önüne sergilenmesini ister.
Aslında o insan*, ömrünü* mücrim* olarak geçirmeyi ister.
Ama, günahkar kişi, ilerisi ile ilişiğini kesmek ister*.
Hayır! İnsan, suç işlemeyi sürdürmek ister.
Ne var ki genellikle (inkarcı) insan, önündeki (hakikati) yalanlamaya bayılır;
Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister.
Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de 'fücurla sürdürmek ister.'
Fakat insan önünde (ileride) günah işlemek ister,
Ama yine de insan, önüne serilmiş olan şeyi inkara kalkışır,
Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.
Fakat insan ister önünde fücur etmesini
Fakat insan, devamlı suç işleyerek ilerisini berbad etmek ister.
Ancak insan, gelecekte de suç işlemek/fücura devam etsin ister'.
Fakat insan, önündeki (o kıyameti) yalanlamak diler.
Fakat insan, önündekini yalanlamak ister de;
Oysa, insan önündekini yalanlamak ister de..
Fakat insan suç işleyip durmak için önündeki kıyameti inkar etmek ister de,
Hayır! İnsan, önündekini (ölümle başlayan yaşamı) yalanlarcasına azgınlaşıyor!
Doğrusu, insan her şeyin önüne sergilenmesini ister.
Aslında o insan*, ömrünü* suç işleyerek* geçirmeyi ister.
No, man desires that he continue committing sins.
The truth is, man intends to continue unrestrained;
Yet man still wants to deny what is ahead of him,
But the human being tends to believe only what he sees in front of him.
No, man desires that he continues committing sins.
No, the human being desires to exceed the limits.