Senin de içinde yaşadığın beldeye,
- Senin yaşamakta olduğun bu beldeye; doğurana ve doğana yemin olsun ki,
Ki sen bu şehirde oturmaktasın.
Ki sen bu kentte oturmaktasın.
Senin de içinde yaşadığın beldeye,
Sen bu şehirde korumasız iken bile.
Çünkü sen, bu yörede yaşıyorsun.
-ki sen de bu beldenin (şerefli) bir sakinisin-
Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.
Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
Sen bu beldede oturmaktayken.
senin serbestçe yaşadığın bu beldeyi,
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke'ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
Sen hıll iken bu beldede
Ki sen bu şehire girmekte (burada yaşamakta)sın.
Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
Sen bu beldeye halal iken.
Sen de bu beldede oturmuşsun.
Sen de bu şehrin insanısın.
Senin bu beldeye girişin hakkı için!
Ki sen bu beldede bir kayıtsızsın!
Ki sen bu kentte oturmaktasın.
Senin de içinde yaşadığın beldeye,
And you remain committed to this land.
— And thou art a freeman in this land —
and you are resident in this city –
The town where you live.
And you are a dweller in this land.
While you are a legal resident at this land.