Seni muhtaç durumda bulup ğına etmedi mi?
Seni fakir bulup, zengin etmedi mi?
Yalnızken seni bulup zengin etmişti.*
Seni fakir bulup zengin etmedik mi?
Seni muhtaç durumda bulup ğına* etmedi mi?
Seni muhtaç görüp varlıklı kıldı.
Ve yokluk içinde bulup, varlıklı yapmadı mı?
Seni muhtaç bir halde bulup, muhannete muhtaç olmaktan ve mala tamahtan müstağni kılmıştı.
Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?
Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?
Seni bir yoksul iken zengin etmedi mi?
İhtiyaç içinde bulup seni tatmin etmedi mi?
Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?
ve seni bir yoksul iken zengin etmedi mi?
Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?
Seni, bir fakir olduğunu bilib de, zengin yapmadı mı?
Seni fakir bulup da zenginleştirmedi mi?
Seni fakir bulup, zengin etmedi mi?
Seni muhtaç bulup ihtiyacını gidermedi mi?
Seni hiçbir şeyin yok iken (fakr - "yok"lukta) bulup da zenginliğe ("gına"ya) kavuşturmadık mı (El Ğaniyy kulu yapmadık mı, Alemlerden Ğaniyy olanın kulluğunu yaşatmadık mı)?
Seni fakir bulup zengin etmedik mi?
Seni muhtaç durumda bulup ğına* etmedi mi?
And He found you in need, so He gave you riches
And find thee in need, and make sufficient?
Did He not find you impoverished and enrich you?
He found you poor, and made you rich.
And He found you in need, so He gave you riches?
He found you in need, so He gave you riches?