O halde öğüt ver, öğüt yararlı olacaksa!
- Başarıya giden yolu sana kolaylaştıracağız. O halde öğüt ver, çünkü öğüdün mutlaka faydası olacaktır.
Hatırlamak yarar sağlayacağı için (gerçeği) hatırlat!*
Öğüt yararlı olacaksa öğüt ver.
O halde öğüt ver*, öğüt yararlı olacaksa!
Bilgi* vermenin (Kur'an'ı anlatmanın) faydası olacaksa bilgi ver!
Öyleyse hatırlat. Hatırlatmak yarar sağlasa da sağlamasa da.
Şu halde sen, -öğüt (sadece bazılarına) fayda verse de- hep (fıtratlara nakşolan Allah'ı) hatırlat,
Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!
Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat.'
Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.
O halde, (hakikati başkalarına) hatırlat, bu hatırlatma ister fayda ver(iyor görün)sün, (ister görünmesin).
O halde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver.
Onun için öğüd ver, öğüd faide verirse
O halde eğer hatırlatmak yarar verirse hatırlat, öğüt ver.
Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat'.
O halde eğer öğüd faide verirse (durma) öğüd ver.
O halde öğüt fayda verecekse, öğüt ver.
O halde, öğüt/uyarı fayda verecekse öğüt ver.
O halde öğütün fayda vereceği ümidiyle sen nasihat et!
Eğer zikra (hatırlatma) fayda verirse, hatırlat!
Öğüt yararlı olacaksa öğüt ver.
O halde öğüt ver*, öğüt yararlı olacaksa!
So remind, perhaps the reminder will help.
So remind thou; if the reminder should benefit
Remind, then, if the reminder benefits.
Therefore, you shall remind; perhaps the reminder will benefit.
Soremind, perhaps the reminder will help.
So remind, perhaps the reminder will help.