Ehl-i Kitap'tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Öylesi de var ki bir dinar emanet etsen, başına dikilmedikçe onu sana iade etmez. Bunun sebebi: "Ümmilerin malını yemede vebal yoktur." diye düşünmelerindendir. Onlar, bile bile, Allah adına yalan söylerler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve min | -nden | |
2 | ehli | ehli- | اهل |
3 | l-kitabi | Kitap | كتب |
4 | men | öylesi (vardır ki) | |
5 | in | eğer | |
6 | te'menhu | ona emanet bıraksan | امن |
7 | bikintarin | yüklerle mal | قنطر |
8 | yu'eddihi | onu öder | ادي |
9 | ileyke | sana | |
10 | ve minhum | ve onlardan | |
11 | men | öylesi (de vardır ki) | |
12 | in | eğer | |
13 | te'menhu | ona versen | امن |
14 | bidinarin | bir dinar | دنر |
15 | la | ||
16 | yu'eddihi | onu ödemez | ادي |
17 | ileyke | sana | |
18 | illa | başka türlü | |
19 | ma | ||
20 | dumte | sürekli | دوم |
21 | aleyhi | başına | |
22 | kaimen | dikilmeden | قوم |
23 | zalike | bu | |
24 | biennehum | onların (içindir) | |
25 | kalu | dedikleri | قول |
26 | leyse | yoktur | ليس |
27 | aleyna | bize | |
28 | fi | karşı | |
29 | l-ummiyyine | ümmilere | امم |
30 | sebilun | bir yol (sorumluluk) | سبل |
31 | ve yekulune | ve söylüyorlar | قول |
32 | ala | karşı | |
33 | llahi | Allah'a | |
34 | l-kezibe | yalan | كذب |
35 | vehum | ve onlar | |
36 | yea'lemune | bile bile | علم |
Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana öder. Onlardan öylesi de vardır ki ona bir dinar versen, devamlı olarak başına dikilmedikçe onu sana ödemez. Onlar, "Cahillere karşı bize bir sorumluluk yoktur" dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah'a karşı bile bile yalan söylüyorlar.
Kitap ehlinden öylesi vardır ki ona yığınla mal emanet etsen, onu sana (tastamam geri) öder. Onlardan öylesi de vardır ki ona bir dinar emanet etsen, başına dikilmediğin sürece onu sana (geri) ödemez. Bunun sebebi, "Ümmilere karşı (yaptıklarımızdan dolayı) bize hiçbir yol (sorumluluk) yoktur." demeleridir. Onlar Allah hakkında bilerek yalan söylüyorlar.
Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. "Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok" dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH'a yakıştırıyorlar.
Ehl-i Kitap'tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Öylesi de var ki bir dinar emanet etsen, başına dikilmedikçe onu sana iade etmez. Bunun sebebi: "Ümmilerin malını yemede vebal yoktur." diye düşünmelerindendir. Onlar, bile bile, Allah adına yalan söylerler.
Ehl-i Kitap içinde öyleleri var ki bir hazineyi emanet etsen aldığı gibi geri verir. Öyleleri de var ki bir dinarı emanet etsen, tepesine dikilmeden vermez. Bu gibiler, Allah'a karşı bile bile yalan söyleyerek şöyle derler: "Kitab'ı bilmeyenlere (ümmilere) karşı bir sorumluluğumuz yoktur
Oysa kitap halkından öyleleri vardır ki, sorumluluğuna tartılar dolusu bıraksan, sana geri verir. Öyleleri de vardır ki, sorumluluğuna bir altın bıraksan, tepesinde dikilmedikçe sana geri vermez. "Önceki kitaplardan bilgisi olmayanlar için, üzerimizde yükümlülük yoktur!" dedikleri için böyle yaparlar. Bilmelerine karşın, Allah hakkında yalanlar söylerler.
Önceki vahyin mensuplarından öyleleri var ki, kendisine bir hazine emanet etsen (kuruşuna dokunmadan) iade eder; öyleleri de var ki, tek bir dinar emanet etsen tepesine dikilmedikçe sana geri vermez. Bu, onların, "Bizden olmayanlara yaptıklarımızdan dolayı bir şey lazım gelmez" şeklindeki iddiaları yüzündendir. Fakat onlar bile bile Allah hakkında yalan söylüyorlar.
Ehlikitap'tan öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet teslim etsen onu sana iade eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine çökmedikçe onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar: "Ümmilerin, bizim aleyhimize yol bulmaları mümkün değildir." demişlerdir. Onlar, bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların "ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
Kitap verilenlerden öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana geri verir. Yine onlardan öylesi vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine binmedikçe onu sana vermez. Çünkü onlar: "Bizim aleyhimizde okur yazar olmayanlarda bir yol yok" derler ve Allah'a karşı bile bile yalan söylerler.
Geçmiş vahyin izleyicileri arasında öylesi var ki, kendisine bir hazine emanet etsen sana (sadakatle) iade eder; ve öylesi de var ki ona ufak bir altın sikke emanet etsen, başında dikilmedikçe sana geri vermez; bu, onların, "Kitap ile ilgisi olmayan bu halk(a yaptığımız hiçbir şey)den dolayı bize bir suç yüklenemez" şeklindeki iddialarının bir sonucudur: (Böylece) onlar, (bile bile) Allah hakkında yalan söylerler.
"Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmilere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur" demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.
Ehli kitabdan öylesi vardır ki ona yüklerle emanet bıraksan onu sana te'diye eder, gene onlardan öylesi vardır ki ona bir dinar emanet etsen tepesine binmedikçe onu sana te'diye etmez, bunun sebebi: Çünkü bunlar bizim aleyhimize ümmilerde bir yol yoktur derler ve Allaha karşı bile bile yalan söylerler
Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan, onu sana öder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı olarak başına dikilmeden onu sana ödemez. Onlar "Ümmilere karşı bize bir sorumluluk yoktur." dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah'a karşı bile bile yalan söylüyorlar.
Kitap ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların "ümmiler konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Tanrı'ya karşı yalan söylemektedirler.
Kitablılardan öyle kimse vardır ki kendisine bir kantar (altın) emanet etsen onu sana eksiksiz öder. öyle kimse de vardır ki ona emaneten tek bir altın versen onu — sen üzerinde ayak direyib durmadıkça — sana ödemez. Bunun sebebi şudur: Onlar "Ummiler hakkında bize karşı (mes'uliyyete) bir yol yokdur" demişler (öyle fikir beslemişler) dir. Onlar Allaha karşı, kendileri de bilib durdukları halde, yalan söylerler.
Ehl-i Kitab'dan öylesi vardır ki; kantarla emanet bıraksan; onu sana öder. Öylesi de vardır ki; bir tek altın emanet etsen; tepesine dikilmedikçe onu sana ödemez. Bu, onların: Ümmiler hakkında bize karşı sorumluluk yoktur, demelerindendir. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler.
Kitap ehlinden; bir yük altın bıraksan onu sana iade eden kimseler vardır. Onlardan, bir dinar versen tepesine dikilmedikçe onu sana geri vermeyen kimseler de vardır. Bu, onların: -Kitapsızlara karşı üzerimize bir sorumluluk yoktur, demelerindendir. Onlar, bile bile Allah hakkında yalan söylerler.
Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki kendisine yüklerle altın emanet bıraksan onları sana öder. Ama öylesi de vardır ki, bir altın bile versen başında dikilip durmadıkça onu sana geri vermez. Bunun sebebi, onların: "Ümmiler hakkında ne yaparsak mübahtır, ondan dolayı sorumlu olmayız." demeleridir. Onlar bile bile, Allah hakkında yalan uydururlar.
Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan öyleleri vardır ki, kantar (dolusu) emanet bıraksan, onu sana aynen iade eder. Öyleleri de vardır ki, tek bir dinar (altın) emanet etsen, tepesine dikilip zorlamadıkça sana geri vermez. Bu onların, "Bize karşı olan ümmilerin (hakikati bilmeyenlerin) hiçbir hakkı yoktur" diye (düşünmelerinden kaynaklanır). Onlar bile bile Allah üzerine yalan söylüyorlar.
Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir Dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. 'Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok' dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH'a yakıştırıyorlar.
Ehl-i Kitap'tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Öylesi de var ki, bir dinar emanet etsen, başına dikilmedikçe onu sana iade etmez. Bunun sebebi: "Ümmilerin malını yemede vebal yoktur." diye düşünmelerindendir. Onlar, bile bile, Allah adına yalan söylerler.
And from among the people of the Scripture are those whom if you entrust him with a large amount he gives it back to you, and there are those whom if you entrust with one gold coin he will not return it to you unless you are standing over him. That is because they said: "We have no obligation towards the Gentiles." They say about God lies while knowing.
And among the doctors of the Law is he who, if thou entrust him with a fortune, will deliver it to thee. And among them is he who, if thou entrust him with a dinar, will not return it to thee unless thou stand over him. For it is that they say: “We owe nothing to the unschooled”; and they ascribe the lie to God, when they know!
Among the People of the Book there are some who, if you entrust them with a pile of gold, will return it to you. But there are others among them who, if you entrust them with just a single dinar, will not return it to you, unless you stay standing over them. That is because they say, ‘We are under no obligation where the gentiles are concerned.’ They tell a lie against Allah and they know it.
Some followers of the scripture can be trusted with a whole lot, and they will give it back to you. Others among them cannot be trusted with a single dinar; they will not repay you unless you keep after them. That is because they say, "We do not have to be honest when dealing with the gentiles!" Thus, they attribute lies to GOD, knowingly.,
And from among the people of the Book are those whom if you entrust him with a large amount he gives it back to you, and there are those whom if you entrust with one gold coin he will not return it to you unless you are standing over him. That is because they said: "We have no obligation towards the Gentiles." They say about God lies while they know.
Among the people of the book are those whom if you entrust him with a large amount he gives it back to you, and there are those whom if you entrust with one gold coin he will not return it to you unless you are standing over him. That is because they said, "We have no obligation towards the Gentiles." They say about God lies while knowing.