Ne zaman ki akılları başlarına gelip gerçekten sapmış olduklarını görünce: "Eğer Rabb'imiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz." dediler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | velemma | ne zaman ki | |
2 | sukita | düşürüldü | سقط |
3 | fi | arasına | |
4 | eydihim | (başları) ellerinin | يدي |
5 | ve raev | ve gör(üp anla)dılar | راي |
6 | ennehum | kendilerinin | |
7 | kad | gerçekten | |
8 | dellu | sapmış olduklarını | ضلل |
9 | kalu | dediler ki | قول |
10 | lein | eğer | |
11 | lem | ||
12 | yerhamna | bize acımazsa | رحم |
13 | rabbuna | Rabbimiz | ربب |
14 | ve yegfir | ve bağışlamazsa | غفر |
15 | lena | bizi | |
16 | lenekunenne | elbette oluruz | كون |
17 | mine | -dan | |
18 | l-hasirine | ziyana uğrayanlar- | خسر |
Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce, dediler ki: "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!"
(Başları) ellerine düşünce (pişman olup) saptıklarını görüp anladıklarında "Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa elbette kaybedenlerden olacağız!" demişlerdi.
Yaptıklarına pişman olup sapmış olduklarını anlayınca da, "Efendimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa kaybedenlerden oluruz" dediler.
Ne zaman ki akılları başlarına gelip gerçekten sapmış olduklarını görünce: "Eğer Rabb'imiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz." dediler.
Başları önlerine eğdirilip saptıklarını gördüklerinde dediler ki "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa (durumumuzu düzeltmezse) tamamen kaybetmiş oluruz."
Başları ellerinin arasına düşürülünce ve sapkınlıklarını anlayınca, şöyle dediler: "Efendimiz, bize merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa, kesinlikle yitime uğrayanlar arasında oluruz!"
Pişmanlık içinde elleri kolları dökülüp de sapmış olduklarının farkına varınca "Eğer Rabbimiz bize acıyıp da bizi bağışlamazsa, işte o zaman büsbütün kaybedenlerden olacağız!" diye dövündüler.
Başları avuçları arasına düşürülüp de sapmış olduklarını fark ettiklerinde şöyle yakardılar: "Rabbimiz bize merhamet etmez, bizi affetmezse mutlaka hüsrana düşenlerden olacağız."
Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp saptıklarını görünce: "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler.
Ne zaman ki ellerine kırağı düşürüldü (şiddetli bir pişmanlığa düştüler), gerçekten sapıtmış olduklarını görünce: "Andolsun ki, Rabbimiz merhamet etmez ve bağışlamazsa muhakkak hüsranda kalanlardan olacağız!" dediler.
(sonradan) yoldan çıktıklarını fark ederek pişmanlık içinde ellerini dizlerine vurup da, "Doğrusu, Rabbimiz acıyıp da bağışlamazda, biz gerçekten ziyana uğramış kimselerden olacağız!" deseler bile.
İsrailoğulları (yaptıklarına) pişman olup, gerçekten sapmış olduklarını görünce, "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz" dediler.
Vaktaki ellerine kırağı düşürüldü ve cidden sapmış olduklarını gördüler, kasem olsun ki, dediler: eğer bize merhamet etmez de rabbımız, mağfiret buyurmazsa her halde husranda kalanlardan olacağız
Ne zaman ki (pişmanlıklarından ötürü) başları elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını gör(üp anla)dılar, dediler ki: "Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, elbette ziyana uğrayanlardan oluruz!"
Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp saptıklarını görünce: "Eğer rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler.
Vaktaki (buzağıya tapmakdan) çok peşiman oldular ve kendilerinin muhakkak sapdıklarını gördüler: "Eğer Rabbimiz bize acımaz, bizi bağışlamazsa her halde en büyük ziyana uğrayanlardan olacağız" dediler.
Elleri böğründe, çaresiz kalıp kendilerinin de sapıtmış olduklarını görünce; dediler ki: Rabbımız bize merhamet etmezse ve bizi bağışlamazsa muhakkak ki hüsrana uğrayanlardan olacağız.
Ellerindeki düşürüldüğü ve sapmış olduklarını gördükleri zaman: -Eğer Rabbimiz, bize acımazsa ve bizi bağışlamazsa mahvolanlardan oluruz, dediler.
Ne vakit ki yaptıklarının saçmalığını anlayıp son derece pişman oldular ve saptıklarını gördüler, "Yemin olsun ki, dediler, eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi affetmezse, muhakkak her şeyimizi kaybedenlerden oluruz."
Düşünüp, hakikatten sapmış olduklarını fark ederek pişman olduklarında: "Yemin olsun ki, Rabbimiz bize rahmet etmez ve bizi mağfiret etmez ise, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz" dediler.
Yaptıklarına pişman olup sapmış olduklarını anlayınca da, 'Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa kaybedenlerden oluruz,' dediler.
Sapkınlıklarını anlayıp, yanıldıklarını görünce: "Eğer Rabb'imiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz." dediler.
And when they realized what their hands had done, and they saw that they had gone astray, they said: "If our Lord will not have mercy on us and forgive us, then we will be of the losers!"
And when regret overcame them and they saw that they had gone astray, they said: “If our Lord have not mercy on us and forgive us, we will be among the losers.”
When they took full stock of what they had done and saw they had been misled, they said, ‘If our Lord does not have mercy on us and forgive us, we will certainly be among the lost. ’
Finally, when they regretted their action, and realized that they had gone astray, they said, "Unless our Lord redeems us with His mercy, and forgives us, we will be losers."
And when they realized what their hands had done, and they saw that they had gone astray, they said: "If our Lord will not have mercy on us and forgive us, then we will be of the losers!"
When they were smitten with remorse and they saw that they had gone astray, they said, "If our Lord will not have mercy on us and forgive us, then we will be of the losers!"