Musa: "Allah, onun ekin sulayarak, çifte koşularak yıpranmamış; alacası olmayan, kusursuz bir sığır olduğunu söylüyor." dedi. Onlar: "İşte şimdi gerçeği bildirdin." dediler. Ve nihayet sığırı boğazladılar. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.*
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kale | dedi ki | قول |
2 | innehu | şüphesiz O | |
3 | yekulu | şöyle diyor | قول |
4 | inneha | gerçekten o | |
5 | bekaratun | bir inektir | بقر |
6 | la | olmayan | |
7 | zelulun | boyundurluk altında | ذلل |
8 | tusiru | sürmek için | ثور |
9 | l-erde | yeri | ارض |
10 | ve la | ||
11 | teski | ve sulamaz | سقي |
12 | l-harse | ekin | حرث |
13 | musellemetun | kusursuz | سلم |
14 | la | yoktur | |
15 | şiyete | hiçbir alacası | وشي |
16 | fiha | onda | |
17 | kalu | dediler | قول |
18 | l-ane | işte şimdi | |
19 | ci'te | getirdin | جيا |
20 | bil-hakki | doğruyu | حقق |
21 | fezebehuha | ve boğazladılar onu | ذبح |
22 | ve ma | ||
23 | kadu | az daha | كود |
24 | yef'alune | yapmayacaklardı | فعل |
Musa dedi ki: "Allah şöyle buyuruyor: O inek, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan, hiç alacası bulunmayan bir inektir.""İşte şimdi gerçeği anlattın" dediler ve bunun üzerine onu bulup kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi.
(Musa da) "Allah diyor ki o, henüz boyunduruk altına alınmayan, toprak sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan, renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir." demişti. (Bunun üzerine onlar) "İşte şimdi gerçeği getirdin (tam olarak açıkladın)!" cevabını vermişler ve hemen (onu bulup) kesmişlerdi ama neredeyse yapamayacaklardı.
"O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir" dedi. "İşte şimdi gerçeği getirdin!" diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmayacaklardı.
Musa: "Allah, onun ekin sulayarak, çifte koşularak yıpranmamış; alacası olmayan, kusursuz bir sığır olduğunu söylüyor." dedi. Onlar: "İşte şimdi gerçeği bildirdin." dediler. Ve nihayet sığırı boğazladılar. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.*
Dedi ki Sahibim şöyle diyor: "O bir boğadır; ne koşulup toprağı sürmüş ne de ekin sulamıştır. Salmadır; alacası da yoktur." "Şimdi tüm bilgiyi getirdin!" dediler ve boğayı kestiler. Neredeyse emri yerine getirmeyeceklerdi.
Dedi ki: "Kuşkusuz, O, diyor ki: ‘Toprağı sürmemiş, ekini sulamamış, boyunduruk vurulmamış, alacasız, salma bir inek!' " Dediler ki: "Şimdi gerçeği getirdin!" Sonunda onu kestiler. Ama neredeyse yapmayacaklardı.
"O diyor ki: o, toprağı sürmek ve ekin sulamak için çifte koşulmamış, kusursuz, alacasız bir inek olmalı" dedi. Onlar: "İşte şimdi gerçeği bildirdin" dediler ve hemen onu (bulup) kurban ettiler: fakat neredeyse yapamayacaklardı.
Cevap verdi Musa: "Allah diyor ki, bahsettiğim, boyunduruk yememiş bir inektir; toprağı sürmez, ekini sulamaz. Salma hayvandır. Alaca yoktur onda." Dediler ki: "İşte şimdi gerçeği getirdin." Ve ardından onu boğazladılar, az kalsın yapmayacaklardı.
(Bunun üzerine Musa, "Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin" dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.
O da: "Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne koşulup toprağı süren, ne de ekin sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır." dedi. Onlar da: "İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun." dediler. Bunun üzerine o sığırı (bulup) boğazladılar. Neredeyse yapmayacaklardı.
(Musa'nın) cevabı şu oldu: "O, kurbanın ekinleri sulamak veya toprağı sürmek için hiç koşulmamış, kusursuz, alacasız bir sığır olmasını istiyor." Onlar: "İşte, sonunda gerçeği bildirdin!" dediler; ve hemen (onu) kurban ettiler, halbuki neredeyse hiçbir şey yapmadan kalacaklardı.
Musa şöyle dedi: "Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır." Onlar, "İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin" dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.
Rabbim, dedi: Şöyle buyuruyor: Bir bakare ki ne koşulur arazi sürer ne de ekin sular, salma, hiç alacası yok, işte dediler, şimdi hak ile geldin, bunun üzerine o bakareyı boğazladılar, ki az kaldı yapmıyacaklardı
Dedi: "O şöyle diyor: O, henüz boyundurluk altına alınmamış bir inektir. Yeri sürmez, ekin sulamaz. Salma, (çifte koşulmamış) hiç alacası yok." "İşte şimdi gerçeği getirdin" deyip ineği boğazladılar; az daha yapmayacaklardı.
(Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o sığır yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir sığırdır." "İşte şimdi gerçeği (hakk) getirdin" diyerek sonunda sığırı boğazladılar / kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı.
(Musa şöyle dedi: "Rabbim buyuruyor ki: O, ne boyunduruğa koşulub arazi sürecek, ne ekin sulayacak bir inek değildir. Salmadır (yahud ayıbdan salimdir). Hiçbir alacası da yokdur". Onlar: "İşte şimdi hakikati getirdin (vasfını tastamam bildirdin)" dediler. Bunun üzerine o ineği (bulub) boğazladılar ki az kaldı (bunu) yapmayacaklardı.
Dedik ki: Rabbım, o, ne boyunduruğa koşulup arazi sürecek, ne de ekin sulayacak bir inektir, zillete uğramamıştır. Bütün kusurlardan uzaktır. Onun alacası da yoktur, buyuruyor. Onlar: İşte şimdi gerçeği ortaya koydun, dediler. Hemen onu boğazladılar ki az kalsın bunu yapmayacaklardı.
Musa: -Rabbim, onun yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir inek olduğunu söylüyor, dedi. -Şimdi gerçeği bildirdin, deyip ineği kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı.
Musa: "Rabbim şöyle diyor: O inek, ne toprağı sürmek için çifte koşulmuş, ne de ekin sulamada çalıştırılmış olmayan, salma ve her kusurdan uzak, hiç alacası bulunmayan bir inek olacaktır." Onlar: "İşte şimdi gerçeği tam anlayacağımız tarzda bildirdin" diyerek nihayet sığırı kestiler ki az kaldı yapmayacaklardı.
O diyor ki: "Muhakkak ki o inek boyunduruğa bağlanmamış, toprak sürmemiş, ekini sulamamış, serbest bırakılmış dolaşan, alacası olmayan biri!" Dediler: "İşte şimdi Hak olarak ortaya koydun isteneni. " İşte bundan sonra (güçlükle bulup o vasıftaki tek ineği) boğazladılar.. . (Ancak çok bedel ödediler o özellikteki tek inek için. ) Neredeyse başaramayacaklardı!
'O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir,' dedi. 'İşte şimdi gerçeği getirdin!,' diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmıyacaklardı.
Musa: "Allah, onun ekin sulayarak, çifte koşularak yıpranmamış; alacası olmayan, kusursuz bir sığır olduğunu söylüyor." dedi. Onlar: "İşte şimdi gerçeği bildirdin." dediler. Ve nihayet sığırı boğazladılar. Az kalsın bunu yapmayacaklardı.
He said: "He says it is a heifer which was never subjugated to plough the land, or water the crops, free from any blemish. " They said: "Now you have come with the truth." And they slaughtered it, though they had nearly not done so.
He said: “He says: ‘She is a heifer neither broken to plough the earth nor to water the tilth, perfect, no blemish on her.’” They said: “Now hast thou brought the truth.” Then they sacrificed her, but they had hardly done it.
He said, ‘He says it should be a cow not trained to plough or irrigate the fields – completely sound, without a blemish on it. ’ They said, ‘Now you have brought the truth.’ So they sacrificed it – but they almost did not do it.
He said, "He says that she is a heifer that was never humiliated in plowing the land or watering the crops; free from any blemish." They said, "Now you have brought the truth." They finally sacrificed her, after this lengthy reluctance.
He said: "He says it is a heifer which was never subjugated to plough the land, or water the crops, free from any blemish." They said: "Now you have come with the truth." And they slaughtered it, though they had nearly not done so.
He said, "He says it is a heifer which was never subjugated to plough the land, or water the crops, free from any blemish." They said, "Now you have come with the truth." They slaughtered it, though they had nearly not done so.