Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, Kafirlerin gözleri korku ile büyür. "Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | vekterabe | ve yaklaşır | قرب |
2 | l-vea'du | va'd | وعد |
3 | l-hakku | gerçek | حقق |
4 | feiza | birden | |
5 | hiye | o | |
6 | şahisatun | donup kalır | شخص |
7 | ebsaru | gözleri | بصر |
8 | ellezine | kimselerin | |
9 | keferu | inkar eden(lerin) | كفر |
10 | ya veylena | vah bize | |
11 | kad | gerçekten | |
12 | kunna | biz idik | كون |
13 | fi | içinde | |
14 | gafletin | gaflet | غفل |
15 | min | ||
16 | haza | bundan | |
17 | bel | meğer | |
18 | kunna | biz | كون |
19 | zalimine | zulmediyormuşuz | ظلم |
-Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc setleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman, verilen gerçek söz yaklaştığında inkar edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz, hatta biz zalim kimselermişiz" derler.
Ve gerçek vaat (Son Saat) yaklaşınca, kâfir olanların gözleri birdenbire donakalır! (Onlar) "Ah, eyvah, yazıklar olsun bize! Elbette bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalimlermişiz!" (diyeceklerdir).
Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk."
Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, Kafirlerin gözleri korku ile büyür. "Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz."
Artık gerçek tehdidin (cehennemin) vakti yaklaşmıştır. Birde bakarsın ki bu kafirlerin gözleri fal taşı gibi açılmış "Yazık oldu bize, bunu hesaba katmamıştık, aslında yanlış yapıyorduk" diyorlar.
Zaten sözü verilen gerçek yaklaşmış; nankörlük edenlerin gözleri birden donup kalmıştır: "Vay başımıza gelene! Bundan önce aymazlık içindeydik!" "Hayır! Haksızlık yapanlardan olduk!"
İmdi, mutlaka gerçekleşecek olan sözün vakti yaklaşmıştır: işte o zaman, küfürde ısrar edenler, gözleri yuvalarından fırlatmış bir halde "Yazıklar olsun bize!" (diyecekler), "Doğrusu biz bu (söze) karşın gaflete dalmışız; dahası (böyle yapmakla) kendi kendimize kıymışız!"
Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik." derler.
Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).
ve gerçek va'd yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gözleri belerecek (bir noktaya dikilip kalacak): "Eyvah bizlere, biz bundan gaflet ettik! Hayır, kendimize zulmetmiş olduk!" diyecekler.
(ki o zaman) başa gelmesi kaçınılmaz olan (kıyamet) söz(ün)ün gerçekleşmesi de yaklaşmış olacaktır. O zaman ki, hakkı inkara şartlanmış olan kimselerin gözleri yerinden oynayacak ve (birbirlerine:) "Vah bize!" (diye yakınacaklar), "Bu (kıyamet sözüne) karşı hep umursamazlık gösterdik! Çünkü, zulüm ve kötülük yap(maya eğilimli ol)an kimselerdik!"
Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkar edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz" derler.
ve hak va'd yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek "eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk" diyecekler
Gerçek va'd (yani kıyamet) yaklaşmış olur. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar).
(96-97) Yecuc ve Mecuc(un sedleri) açıldığında, onlar her bir tepeden akın ederler. Gerçek olan vaad yaklaşmıştır, işte o zaman, küfredenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).
(96-97) Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkar) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik" (diyecekler).
Ve gerçek vaad yaklaştığı zaman; o küfredenlerin gözleri belerip kalır: Vah bize, bundan önce gaflet içindeydik, biz gerçekten zalimler idik.
İşte gerçek vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman kafirlerin gözleri dehşetten bakakalır: - Eyvah bize, bundan önce biz gaflet içindeydik. Biz gerçekten zalim kimselerdik.
(96-97) Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vadin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kafirlerin gözleri birden donakalır. "Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!" diyecekler.
Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkar edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda - dünyamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zalimler imişiz. "
Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: 'Vah bize, Biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk.'
Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, gerçeği yalanlayan nankörlerin gözleri korku ile büyür. "Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz."
And the promise of truth draws near. Then, when it is seen by the eyes of those who rejected: "Woe to us, we have been oblivious to this. Indeed, we were wicked!"
And drawn nigh has the true promise; and then the eyes of those who ignore warning will stare: “Woe is us! We had been in heedlessness of this. The truth is, we were wrongdoers.”
and the True Promise is very close, the eyes of those who were kafir will be transfixed: ‘Alas for us! We were unmindful of this! No, rather we were definitely wrongdoers. ’
That is when the inevitable prophecy will come to pass, and the disbelievers will stare in horror: "Woe to us; we have been oblivious. Indeed, we have been wicked."
Andthe promise of truth draws near. Then, when it is seen by the eyes of those who rejected: "Woe to us, we have been oblivious to this. Indeed, we were wicked!"
The promise of truth draws near. Then, when it is seen by the eyes of those who rejected: "Woe to us, we have been oblivious to this. Indeed, we were wicked!"