Onun yakını: "Rabb'imiz! Onu ben azdırmadım, fakat o derin bir sapkınlık içindeydi." der.
Arkadaşı diyecek ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."
Yakınındaki (şeytan): "Rabbimiz! Onu ben azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapkınlık içindeydi." diyecektir.*
Arkadaşı, "Efendim, ben onu azdırmadım; fakat o kendisi derin bir sapıklık içindeydi" der.
Onun yakını: "Rabb'imiz! Onu ben azdırmadım, fakat o derin bir sapkınlık içindeydi." der.
Beraberinde olan (suç ortağı) der ki: "Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, ama o derin bir sapıklıktaydı".
Onun yanındaki, şöyle der: "Efendimiz! Onu, ben azdırmadım; zaten derin bir sapkınlık içindeydi!"
Güdümüne girdiği (şeytani öteki kişilik): "Rabbimiz!" der, "Onu azdırıp saptıran ben değildim; kaldı ki o zaten derin bir sapıklığın içindeydi."
Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."
Onun yakın dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp azdırmadım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi."
Arkadaşı: "Ey Rabbimiz onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi!" der.
İnsanın öteki kişiliği: "Ya Rabbi!" diyecek, "Onun aklını, bilincini kötülüğe bulaştıran ben değilim; (hayır,) ama o (kendi yüzünden) sapıklığa düştü!"
Arkadaşı (olan şeytan) der ki: "Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi."
Arkadaşı der: Ya rabbena onu ben azdırmadım velakin kendisi uzak bir dalal içinde idi.
Yanındaki arkadaşı dedi ki: "Rabbimiz, ben onu azdırmadım, zaten o kendisi derin bir sapıklık içinde idi."
Onun yakın dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp azdırmadım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi."
Arkadaşı (olan şeytan) "Ey Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Fakat o, (zaten hakdan) uzak bir sapıklık içinde idi" dedi (ler),
Onun yakın dostu dedi ki: Rabbımız; onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı.
Yanındaki der ki: -Rabbimiz, ben onu azdırmadım. Ama o, uzak bir sapıklık içindeydi.
Yanındaki arkadaş: "Ya Rabbi," der, "onu ben saptırmadım, kendisi zaten haktan iyice uzak bir sapıklık içinde idi."
Onun karini ("insan" olarak hitap bilince olup; karini, beden olarak da anlaşılabilir veya cinn dostu) dedi ki: "Rabbimiz, onu ben tuğyan ettirmedim (azdırmadım), ne var ki o (inanç olarak) uzak bir sapkınlık içinde idi. "
Arkadaşı, 'Rabbim, ben onu azdırmadım; fakat o kendisi derin bir sapıklık içindeydi,' der.
Onun yakını: "Rabb'imiz! Onu ben azdırmadım, fakat o derin bir sapkınlık içindeydi." der.
His constant companion said: "Our Lord, I did not corrupt him, but he was already far astray. "
His companion will say: “Our Lord: I did not cause him to transgress, but he was in extreme error.”
His inseparable comrade will say, ‘Our Lord, I did not make him overstep the limits. He was, in any case, far astray.’
His companion said, "Our Lord, I did not mislead him; he was far astray."
His associate said: "Our Lord, I did not corrupt him, but he was already far astray."
His constant companion said, "Our Lord, I did not corrupt him, but he was already far astray."