Hayır! Asıl onlara vaat edilen o Sa'at'tir. Ve o Sa'at, daha korkunç daha dehşetlidir.
Doğrusu kıyamet saati onların azap vaktidir. O saat daha dehşetli ve daha acıdır.
Aslında o (Son) Saat, onların buluşma zamanıdır ve o (Son) Saat daha dehşetlidir; daha acıdır.
O an onları beklemektedir, daha korkunç ve acıdır.
Hayır! Asıl onlara vaat edilen o Sa'at'tir.* Ve o Sa'at, daha korkunç daha dehşetlidir.
Asıl tehdidi vakti geldiğinde yaşayacaklar. O vakit her şey, ne kadar korkunç ve ne kadar acı olacaktır.
Hayır! Onlara, evrenlerin sonunun sözü verilmiştir. Evrenlerin sonu, çok korkunç ve çok acı olacaktır.
Ne var ki onların asıl randevuları Son Saat'tir; işte o Son Saat en dehşetli, en acı olanıdır.
Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat!
Daha doğrusu onlara va'dedilen (asıl azab) (kıyamet) saatidir. O saat, 'kurtuluş olmayan daha korkunç bir bela' ve daha acıdır.
Daha doğrusu onların asıl buluşma zamanları kıyamettir. Kıyamet ise daha acı ve daha bela ve beterdir.
Evet! Son Saat, onların kaderleriyle gerçekten buluşacakları andır; ve o Son Saat en korkunç ve en acı (an) olacaktır;
Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.
Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha bela ve beterdir.
Hayır, buluşma zamanları o (uyarıldıkları) sa'attir. O sa'at cidden çok feci ve acıdır;
Daha doğrusu onlara vaadedilen (asıl azab) (kıyamet) saatidir. O saat, 'kurtuluş olmayan daha korkunç bir bela' ve daha acıdır.
Daha doğrusu onlara va'd olunan asıl (azabın) vakti, o saatdir. O saat (in azabı) daha belalı, daha acıdır.
Daha doğrusu onlara vaadolunan asıl saattir. O saat ne belalı, ne acıdır.
Onlara asıl vaat edilen kıyamettir. Kıyamet daha korkunç ve daha acıdır.
Daha doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir. Kıyamet saatinin dehşeti ise tarif edilemeyecek kadar müthiş ve acıdır!
Hayır, onların azapla buluşma zamanı O Saat'tir (ölüm)! O saat, (savaş yenilgisinden) daha şiddetli ve daha acıdır.
Saat onları beklemektedir, daha korkunç ve acıdır.
Hayır! Asıl onlara vaat edilen o Sa'at'tir.* Ve o Sa'at, daha korkunç daha dehşetlidir.
The Hour is their appointed time, and the Hour is far worse and more painful.
The truth is, the Hour is their appointment; and the Hour is more calamitous and more bitter.
In fact the Hour is their promised appointment and the Hour is more disastrous and bitter!
The Hour is awaiting them, and the Hour is far worse and more painful.
The Hour is their appointed time, and the Hour is far worse and more painful.
The moment is their appointed time, and the moment is far worse and more painful.