Böylece bir sebebe tabi oldu.
O da bir yol tutup gitti.
O da (batıya doğru) bir yol tutup gitmişti.
Nitekim, o bir yol izledi.
Böylece bir sebebe tabi oldu.
Derken bir yolu tutup gitti.
Böylece, bir yol tuttu.
o da kendisini (amacına) ulaştıracak bir araca başvurdu.
O da bir sebebi izledi.
O da, bir yol tuttu.
Derken o bir sebebi izledi.
Ve bu sayede o da (yaptığı her işde) doğru ve meşru araçlara başvurdu.
O da (Batı'ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.
Derken bir sebebi ta'kıb etti
O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak) bir yol tuttu.
O da, bir yol tuttu.
Oda (batıya doğru) bir yol tutdu.
O da bir yol tuttu.
O da bir yol tuttu.
(84-85) Biz ona dünyada geniş imkanlar verdik ve onun ihtiyaç duyduğu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya doğru bir yol tuttu.
O da bir yolu kullandı.
Nitekim, o bir yol izledi
Böylece bir sebebe tabi oldu.
So he followed the means.
So he went his way.
So he followed a way
Then, he pursued one way.
So he followed the means.
So he followed the means.