"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetlice tut." O henüz çocukken ona hikmet verdik.
Allah,"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl!" dedi. Biz ona, henüz çocuk iken kitabı anlama kabiliyetini verdik.
(12, 13) "Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) sımsıkı sarıl!" (demiştik) ve henüz küçük çocukken ona muhakeme gücü, katımızdan şefkat ve arınmışlık vermiştik; o da takvâlı (duyarlı) biriydi.
"Yahya, kitaba iyice sarıl." Çocuk yaşta kendisine bilgelik vermiştik.
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetlice tut." O henüz çocukken ona hikmet verdik.
(Çocuk büyüyünce dedik ki) "Yahya, Kitap'ı sıkı tut!" Daha çocukken ona doğru karar verme yeteneği (hikmet) vermiştik.
"Ey Yahya; Kitap'a sımsıkı sarıl!" Daha çocukken, Ona bilgelik verdik.
(Yahya doğup büyüdüğünde ise) "Ey Yahya! İlahi hükümlere sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Zira Biz ona, daha çocukluğunda derin ve kapsamlı bir muhakeme yeteneği vermiştik.
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.
(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
"Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut!" (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
(Ve çocuk doğup büyüdüğünde o'na:) "Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!" (diye öğüt verdi). Çünkü o daha küçük bir oğlanken Biz o'na doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik,
(12-14) (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik
"Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut (Onun emirlerini uygula)." (dedik) ve ona çocuk iken hikmet verdik.
(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
(12-13-14) (Yahyayi ihsan etdik ve ona çocukluğunda:) "Ey Yahya, kitabı kuvvetle tut" (dedik). Henüz sabi iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günahlardan) temizlik (verdik). O, çok müttekıy idi. Anasına, babasına da itaatkardı. Bir serkeş ve aasi değildi.
Ey Yahya, Kitab'a kuvvetle sarıl. Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
-Ey Yahya, kitaba kuvvetle sarıl. Ona daha çocukluğunda hikmet vermiştik.
(12-14) "Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!" dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik. O, Allah'ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankar biri değildi.
"Ey Yahya! Hakikat Bilgisine sımsıkı sarıl!" (Yahya'ya) olayların oluş nedenlerini, sistemi OKUma özelliğini verdiğimizde, daha çocuktu!
'Yahya, kitaba iyice sarıl.' Çocuk yaşta kendisine bilgelik vermiştik.
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetlice tut." O henüz çocukken ona hikmet verdik.
"O John, take the Scripture with confidence. " And We gave him authority while in his youth.
“O John: hold thou fast the Writ!” And We gave him judgment when a child,
‘Yahya, take hold of the Book with vigour. ’ We gave him judgement while still a child,
"O John, you shall uphold the scripture, strongly." We endowed him with wisdom, even in his youth.
"O John, take the Book with confidence." And We gave him authority while in his youth.
"O John, take the book with confidence." We gave him authority while in his youth.