Gölge yapmayan ve alevden de korumayan.
- Yalan sayageldiğiniz şeye doğru gidiniz! Üç boyutlu azaba, ne gölgelendiren ne de alevden koruyan bir gölgeye gidiniz. O saray gibi kocaman bir kıvılcım saçar. Her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir.
(30, 31) Üç katlı, gölge etmeyen ve ateşten korumayan bir karanlığa doğru yürüyün!"
O ne gölgelendirir ne de alevden korur.
Gölge yapmayan ve alevden de korumayan.
Gölgelendirmeyen, alevden de korumayan yere.
Gölgelendirmez ve alevden korumaz.
Serinletmeyen ve ateşin alevinden korumayan (acayip bir gölgeye);
Ne gölgelendirir ne alevden korur.
Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur.
ne gölgelendirir, ne de alevden korur.
hiçbir (serinliği) olmayan ve ateşten korumayan (gölgeye),
(30-31) "Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur."
Ne gölgelendirir ne alevden korur
Ki ne gölgelendirir, ne de alevden korur.
Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur.
(Ki o), gölgelendirici değildir. (Onları) alevden de korumaz.
Gölge yapmaz ve alevden korumaz.
Gölgelendirmez, alevden de korumaz.
Gidin ama, o, ateşten sizi korumaz, gölgelik olmaz.
Ne (ateşten) gölgelendirir ve ne de (renk renk) alevden kurtarır!
O ne gölgelendirir ne de alevden korur.
Gölge yapmayan ve alevden de korumayan.
Neither does it shade, nor does it avail from the flames.
“Neither shading, nor availing against the flame!”
but gives no shade or protection from the flames,
Yet, it provides neither coolness, nor protection from the heat.
Neither does it shade, nor does it avail from the flames.
Neither does it give shade, nor does it avail from the flames.