İbrahim, hanif olarak Allah'a yönelen bir ümmetti. Ve müşriklerden değildi.
Gerçek şu ki, İbrahim, Hakk'a yönelen, Allah'a itaat eden bir önder idi. Allah'a ortak koşanlardan değildi.
Şüphesiz ki İbrahim hanîf (Allah'ı birleyen), Allah'a itaat eden, (tek başına) bir ümmetti;* ortak koşanlardan değildi.
İbrahim, ALLAH'a boyun eğen, tektanrıcı bir öncü idi. Hiçbir vakit ortak koşmadı.
İbrahim, hanif* olarak Allah'a yönelen bir ümmetti.* Ve müşriklerden değildi.
İbrahim tek başına bir toplumdu (ümmetti)*. Allah'a boyun eğerdi, hep doğruya yönelirdi ve müşriklerden (Allah'ı ikinci sıraya koyanlardan) olmamıştı.
Aslında, İbrahim, içtenlikle Allah'a yönelen, gerçeğe aykırı şeylerden uzak olan bir birleştiriciydi. Çünkü O, ortaklar koşanlar arasında değildi.
Hiç şüphe yok ki İbrahim tüm güzellikleri kendinde toplamış başlı başına örnek bir önder, her türlü kötülükten yüz çevirip bütün varlığıyla Allah'a adanmış biriydi; fakat o, asla başkalarına ilahlık yakıştıran bir müşrik olmadı.
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlı başına bir ümmet idi; bir hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi.
Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi.
Muhakkak ki, İbrahim başlı başına bir ümmet idi, tevhid inancına sahip olarak Allah'a itaat için kıyam etmişti ve asla Allah'a ortak koşanlardan olmadı.
Gerçek şu ki, İbrahim insana yakışan bütün erdemleri kendinde toplamasını bilen, yalan ve sahtelik taşıyan her şeyden yüz çevirerek Allah'ın iradesine yürekten bağlanıp boyun eğen biriydi; Allah'tan başkalarına tanrılık yakıştıran kimselerden değildi:
Şüphesiz İbrahim, Allah'a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. Allah'a ortak koşanlardan değildi.
Muhakkak ki İbrahim başlı başına bir ümmet idi, tek bir hanif olarak Allaha itaat için kıyam etmişti ve hiç bir zaman müşriklerden olmadı
İbrahim Allah'ı birleyerek O'na ita'at eden bir ümmet (her iyiliği kendinde toplayan bir önder) idi, ortak koşanlardan değildi.
Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Tanrı'ya gönülden yönelip itaat eden bir muvahiddi ve o müşriklerden değildi.
Hakıykaten İbrahim (başlı başına) bir ümmetdi; Allaha itaatkardı, (baatıl dinlerden uzak ve) müvahhid bir müslümandı. O, (hiçbir zaman) müşriklerden olmamışdır.
Muhakkak ki İbrahim; başlı başına bir ümmetti. Allah'a itaat ederdi ve bir Hanif idi. Hiç bir zaman müşriklerden olmamıştır.
İbrahim, Allah'a itaatkar hanif bir önderdir. Asla müşriklerden değildir.
Gerçekten İbrahim, hak dine yönelen, Allah'a itaat üzere bulunan tek başına bir ümmet, bütün hayırlı halleri kendinde toplayan bir önder idi. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı.
Muhakkak ki İbrahim bir ümmet idi.. . Allah'a itaatkardı. . . Hanif'ti (Allah yanı sıra tanrı kabul etmeyen). . . (O), müşriklerden (Allah'a ortak koşanlardan) olmadı.
İbrahim, ALLAH'a boyun eğen, monoteist bir öncü idi. Hiç bir vakit ortak koşmadı.
İbrahim, hanif* olarak Allah'a yönelen bir ümmetti.* Ve müşriklerden değildi.
Abraham was a nation, devoted to God, a monotheist, and he was not of those who set up partners.
Abraham was a leader, humbly obedient to God, inclining to truth; and he was not of the idolaters:
Ibrahim was a community in himself, exemplary, obedient to Allah, a man of pure natural belief. He was not one of the idolaters.
Abraham was indeed an exemplary vanguard in his submission to GOD, a monotheist who never worshipped idols.
Abraham was a nation, dutiful to God, a monotheist, and he was not of the polytheists.
Abraham was a nation, devoted to God, a monotheist, and he was not of those who set up partners.