Ve sema; onu yükseltti. Ve ölçüyü koydu.
Göğü yükseltti ve teraziyi/ölçüyü koydu.
(7, 8) (Allah) göğü yükseltmiş ve dengeyi bozmayasınız diye (oraya) bir denge koymuştur.*
Göğü yükseltti ve ölçüyü/dengeyi koydu.
Ve sema; onu yükseltti. Ve ölçüyü* koydu.
Göğü yükseltti ve dengeyi (mizanı) kurdu*.
Gökleri yükseltti ve ölçüyü koydu.
Yine göğü özenle O yükseltti, bir denge ve ölçü koydu:
Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı.
Gökyüzü, Onu da yükseltti ve mizanı koydu.
Bak şu güzel göğe, onu yükseltti, mizanı koydu ki,
Ve O, gökleri yükseltti ve (her şey için) bir ölçü koydu
Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.
Bak şu güzel semaya verdi ona irtifa' vazeyledip mizanı
Göğü yükseltti ve mizanı koydu.
Gökyüzü, onu da yükseltti ve mizanı koydu.
Gök (e gelince:) Onu da (Allah) yükseltdi. Bir de mizanı koydu,
Göğü yükseltmiş, mizanı koymuştur.
(Allah) Göğü yükseltip, ona da bir ölçü koydu.
(7-8) Göğü bu ahenkle O yükseltti ve bu mizanı koydu ki siz de ders alıp ölçü dışına taşmayasınız.
Semayı (bilinci; Levvame mertebesinden Mardiye mertebesine kadar) yükseltmiş ve mizanı (vahdet - kesret değerlerini dengeli yaşama özelliğini) yerleştirmiştir.
Göğü yükseltti ve ölçüyü/dengeyi koydu.
Ve sema; onu yükseltti. Ve ölçüyü* koydu.
And He raised the sky and He established the balance.
And the heaven — He raised it (and He set up the balance,
He erected heaven and established the balance,
He constructed the sky and established the law.
And He raised the heaven and He established the balance.
He raised the sky and He established the balance.