Sa'atin gerçekleştiği gün, mücrimler umutlarını kaybederler.
Kıyametin kopacağı gün, günahkarlar büsbütün ümitlerini kaybedeceklerdir.
O (Son) Saat'in yaşanacağı gün, suçlular ümitsizlik içinde olacaklardır.
O anın gerçekleştiği gün suçlular şoke olurlar.
Sa'atin gerçekleştiği gün*, mücrimler* umutlarını kaybederler.
Kıyamet saati geldiğinde suçluların umutları bitecektir.
Ve evrenlerin sonu gelip çattığı gün, suçlular, tüm umutlarını yitirirler.*
Ve Son Saat'ın gelip çattığı gün, suçlular tüm umutlarını yitirecekler:
Kıyametin kopacağı gün, günahkarlar sus pus olacaklardır.
Kıyamet saatinin kopacağı gün, suçlu günahkarlar umutsuzca yıkılırlar.
O kıyamet çattığı gün, suçlular bütün ümitlerini kaybederler.
Ve Son Saat gelip çattığında günaha saplanmış olanlar hayal kırıklığına uğrayacaklardır:
Kıyametin kopacağı günde, suçlular hayal kırıklığı içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.
O saat çattığı gün mücrimler her ümidi keserler
(Duruşma) Saat(i) başladığı gün, suçlular (umutsuzluk içinde) susarlar.
Kıyamet saatinin kopacağı gün, suçlu günahkarlar umutsuzca yıkılırlar.
Kıyametin kopacağı gün günahkarlar (huccetden ümidlerini keserek) susacak (lar) dır.
Kıyametin kopacağı gün, suçlular susacaklardır.
Kıyametin koptuğu gün, suçlular susup kalacaklardır.
Kıyamet koptuğu gün, o suçlu kafirler ümitlerini tamamen kesip susarlar.
O zamanın gerçekleştiği süreçte, suçlular (şirk ehli) ümitlerini kesip susarlar.
Saatin gerçekleştiği gün suçlular şoke olurlar.
Saatin gerçekleştiği gün*, suçlular umutlarını kaybederler.
And the Day when the Hour will be established, the criminals will be in despair.
And the day the Hour strikes, the lawbreakers will despair,
On the Day the Hour arrives the evildoers will be in despair.
On the Day when the Hour comes to pass, the guilty will be shocked.
And the Day when the Hour will be established, the criminals will be in despair.
The day when the moment will be established, the criminals will be in despair.