"Biz, sizi azdırdık, çünkü biz azgındık."
"Sizi azdırdık, çünkü biz kendimiz azmıştık."
Biz sizi saptırdık. Çünkü kendimiz de sapmıştık."
"Biz azmıştık. Sizi de azdırdık."
"Biz, sizi azdırdık, çünkü biz azgındık."
Sizi hayallere daldırdık ama o hayallere biz de dalmıştık."
"Sizi azdırdık. Çünkü biz de azıtmıştık!"
Fakat biz sizi (aldatmadık), açıkca saptırdık; çünkü biz zaten sapıtmış kimselerdik.
"Sizi saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik."
"Evet, sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimselerdik."
evet biz sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık!"
O halde, sizi derin bir sapıklığa ittiğ(imiz eğer doğruysa), o zaman biz de vahim bir sapıklığa düşmüşüzdür!"
"Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik."
Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık
"Sizi azdırdık, çünkü biz kendimiz azmıştık (siz de bize uyunca azmış oldunuz)."
"Evet, sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimselerdik."
"Çünkü biz de sizi (büsbütün) başdan çıkardık. Zira biz de azgın kimselerdik".
Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.
Evet sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimseler idik.
(29-32) "Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir güruh idiniz!" "Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık."
"Bundan ötürü sizi saptırıp azdırdık.. . İşin gerçeği biz azmıştık!"
'Biz azmıştık. Sizi de azdırdık.'
"Biz, sizi azdırdık, çünkü biz azgındık."
"We misled you, because we were astray. "
“And we caused you to err — we were those who err.”
We misled you and we were ourselves misled. ’
"We misled you, only because we were astray."
"We misled you, because we were astray."
"We misled you, because we were astray."