"Biz artık bir daha ölmeyeceğiz, öyle değil mi?"
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | efema | değil miyiz? | |
2 | nehnu | biz | |
3 | bimeyyitine | öleceklerden | موت |
- "Biz, birinci ölümün dışında. bir daha ölmeyeceğiz, değil mi?Biz azap da görmeyeceğiz."
(58, 59) Birinci ölümümüz hariç, bir daha ölmeyeceğiz, değil mi? Biz azaba da uğratılmayacağız."
"(Sana göre), biz öldüğümüzde"
"Biz artık bir daha ölmeyeceğiz, öyle değil mi?"
(Cennetteki arkadaşına döner ve şöyle der:) Artık bize ölüm yok; değil mi?
"Artık ölmeyecek miyiz?"
(Cennet arkadaşlarına yönelerek): "Biz bir daha asla ölmeyeceğiz, değil mi?
"Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"
"Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"
(58-59) Nasılmış bak? Biz ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz.
Ama sonra, (ey cennetteki arkadaşlarım,) biz gerçekten (bir daha) ölmeyeceğiz,
(58-59) "Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?"
Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz
"Biz bir daha ölmeyecek miyiz" der.
"Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"
(58-59) "(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?"
Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?
Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi?
(58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!"
"Biz beden kaydından kurtulmuşlardan değil miyiz?"
'(Sana göre), biz öldüğümüzde,'
"Biz artık bir daha ölmeyeceğiz, öyle değil mi?"
"Are we then not going to die, "
“Are we then not to die,
Are we not going to die,
"(Do you still believe) that we die,
"Are we then not going to die,"
"Are we then not going to die,"