Kovulmuş olarak, onlar için kesintisiz azap vardır.
Kovulurlar ve onlar için yakalarını bırakmayan bir azap vardır.
(8, 9) Onlar yüce topluluğa kulak veremezler. Kovularak her taraftan atılırlar. Onlar için ebedî bir azap vardır.
Kovulurlar; sürekli bir azabı hak etmişlerdir.
Kovulmuş olarak, onlar için kesintisiz azap vardır.
Hep kovulurlar. Azap yakalarını bırakmaz.
Hem kovulurlar hem de onlar için sürekli bir ceza vardır.
(dünyada) dışlansınlar ve (ahirette de) sürekli bir azaba mahkum olsunlar;
Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır.
Uzaklaştırılırlar. Onlara kesintisiz bir azab vardır.
(8-9) Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sıkıya (ateşe, mermiye) tutulurlar. Onlara ayrılmaz bir azap vardır.
(rahmetten) yoksun kalsınlar ve (öteki dünyada) kendilerini bekleyen ebedi azaba duçar olsunlar;
(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.
Ve onlara ayrılmaz bir azab vardır
Kovulurlar. Onlar için sürekli bir azab vardır.
Uzaklaştırılırlar. Onlara kesintisiz bir azab vardır.
(8-9) Ki onlar "Mele'-i a'la" ya kulak verib dinleyemezler, her yandan koğularak atılırlar. Onlar için (ahiretde de) ardı arası kesilmez bir azab vardır.
Kovularak. Ve onlar için sürekli bir azab vardır.
Uzaklaştırılarak... Onlar için devamlı bir ceza vardır.
Dinlemeye kalksalar kovulup atılırlar. Hem onlar için devamlı bir azap vardır.
Kovularak.. . Onlar için daimi bir azap vardır.
Kovulurlar; sürekli bir azabı hakketmişlerdir.
Kovulmuş olarak, onlar için kesintisiz azap vardır.
Outcasts; they will have an eternal retribution.
Repelled — and they have a constant punishment —
repelled with harshness – they will suffer eternal punishment –
They have been condemned; they have incurred an eternal retribution.
Outcasts; they will have an eternal retribution.
Outcasts; they will have an eternal retribution.