Yusuf: "Beni ülkenin hazinelerinin başına tayin et. Zira ben onları korurum ve iyi bilirim." dedi.
Yusuf, "Beni ülkenin hazineleri üstüne bakan tayin et! Çünkü ben onları çok iyi korurum; bu işi bilirim" dedi.
(Yusuf) "Beni o yerin (Mısır'ın) hazinelerine (bakan) ata! Şüphesiz ki ben (hazineyi) korurum; (bu işi iyi) bilirim." demişti.
Dedi ki: "Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim" dedi.
Yusuf: "Beni ülkenin hazinelerinin başına tayin et. Zira ben onları korurum ve iyi bilirim." dedi.
Yusuf dedi ki "Beni ülkedeki hazinelerin başına getir. Ben onları korurum ve bu işi bilirim."
"Beni, bu toprakların kaynaklarında görevlendir!" dedi; "Çünkü gözetmeyi bilirim!"
(Yusuf) şu talepte bulundu: "Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir! Benim onu çok iyi koruyacağıma, bu konudaki bilgi ve birikimime güvenebilirsiniz."
Yusuf dedi ki: "Beni ülke hazinelerine bakan yap. Ben iyi bir koruyucuyum; bilgiliyim."
(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim."
Dedi ki: "Beni ülke hazineleri üzerine memur et, çünkü ben iyi korur, iyi bilirim!"
(Yusuf:) "Beni ülkenin hazineleri üzerinde görevlendir(in)" dedi, "güvenilir, bilgili bir gözcü, bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsin(iz)".
Yusuf, "Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim" dedi.
Dedi: beni Arz hazineleri üzerine me'mur et, çünkü ben iyi korur, iyi bilirim
(Yusuf, krala): "Beni ülkenin hazineleri üstüne bakan yap. Çünkü ben (onları) iyi korur, (yönetmesini) iyi bilirim." dedi.
(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim."
(Yuusuf): "Beni memleketin hazineleri üzerine (me'mur) et. Çünkü ben onları iyice korumıya muktedirim, (bütün tasarruf şekillerini de) bilenim" dedi.
Dedi ki: Beni memleketin hazineleri üzerine tayin et. Çünkü ben, onları iyi korurum, bilirim.
(Yusuf): -Beni memleketin hazinelerine memur et, çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim, dedi.
Yusuf: "Beni ülkenin hazine işlerinden sorumlu bakan olarak görevlendir, dedi. Çünkü ben malları iyi korur, işletme ve yönetimi iyi bilirim." dedi.
(Yusuf) dedi ki: "Beni ülkenin hazinedarı yap. Kesinlikle ben güvenilir ve bilgili bir kişiyim. "
Dedi ki: 'Beni ülkenin maliye işlerinin başına getir. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim,' dedi
Yusuf: "Beni ülkenin hazinelerinin başına tayin et. Zira ben onları korumasını iyi bilirim." dedi.
He said: "Make me keeper over the granaries of the land, for I know how to keep records and I am knowledgeable. "
Said he: “Appoint thou me over the storehouses of the land; I am a knowledgeable custodian.”
He said, ‘Entrust the country's stores to me. In truth I am a knowing guardian.’
He said, "Make me the treasurer, for I am experienced in this area and knowledgeable."
He said: "Appoint me over the granaries of the land, for I know how to keep records and I am knowledgeable."
He said, "Make me keeper over the granaries of the land, for I know how to keep records and I am knowledgeable."