"Su kabı kimin yükünde bulunursa, bunun cezası, yük sahibinin kendisidir. Biz haksızları böyle cezalandırırız." dediler.
Kardeşleri dedi ki: "Cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunduysa, ona aittir. Biz hırsızları böyle cezalandırırız."
(Onlar da) "Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa işte o (şahsın alıkonulması) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız." cevabını vermişlerdi.*
"Onun cezası" dediler, "Kimin torbasında bulunursa o kişi alıkonur. Biz zalimleri böyle cezalandırırız."
"Su kabı kimin yükünde bulunursa, bunun cezası, yük sahibinin kendisidir.* Biz haksızları böyle cezalandırırız." dediler.
"Kimin yükünden çıkarsa ceza olarak o alınır*. Biz yanlış yapanları böyle cezalandırırız." dediler.
"Cezası, kimin yükünde çıkarsa, onun alıkoyulmasıdır. Haksızlık yapanları, işte böyle cezalandırırız!"
"Onun cezası" dedlier, "kimin denkleri arasında bulunursa, onun ona karşılık rehin alınmasıdır: biz bu (suçu işleyen) zalimleri işte böyle cezalandırırız!"
Kardeşler dedi: "Cezası şu: Çalınan mal kimin yükünde çıkarsa yükün sahibi çalınan mala karşılık olacaktır. Biz zalimleri böyle cezalandırıyoruz."
Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."
Dediler ki "Cezası kimin yükünde çıkarsa, işte o onun cezası! Biz zalimlere böyle ceza veririz!"
"Bunun cezası": diye cevap verdi (Yakub'un oğulları), "(kupa) kimin denkleri arasından çıkarsa (yaptığının) ceza(sı) olarak tutsak edilir! (Bu suçu işleyen) zalimleri biz işte böyle cezalandırırız".
Onlar da: "Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa, o kimsenin kendisi(nin alıkonması) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler.
Cezası dediler: kimin yükünde çıkarsa işte o, onun cezası, biz zalimlere böyle ceza veririz.
"Cezası, (tas) kimin yükünde bulunursa işte o, onun karşılığıdır. (Hırsızlığına karşılık kendisine el konur). Biz haksızları böyle cezalandırırız!" dediler.
Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."
"Onun cezası yükünde (hırsızlık mal) bulunan kimsenin kendisidir. İşte o kimse (şahsan) bunun cezasıdır. Biz (memleketimizde) zaalimleri (hırsızları) böyle cezalandırırız" dediler.
Dediler ki: Bunun cezası, yükünde bulunan kimsenin kendisidir. İşte o kimse bunun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız.
-Kimin yükünde bulunursa, ceza olarak o alıkonulur. Biz zalimleri işte böyle cezalandırırız, dediler.
"Cezası, dediler, kimin yükünde çıkarsa, işte o onun cezasıdır (yani çalması sebebiyle kendisi rehin ve mahkum olur). Biz zalimleri böyle cezalandırırız!"
(Kardeşler) dediler ki: "Onun cezası: (Melik'in su tası) kimin yükü içinde bulunursa o (yükün sahibi) tutuklanır.. . Zalimleri işte böyle cezalandırırız!"
'Onun cezası,' dediler, 'Kimin torbasında bulunursa o kişi alıkonur. Biz zalimleri böyle cezalandırırız.'
"Su kabı kimin yükünde bulunursa, bunun cezası, yük sahibinin kendisidir.* Biz haksızları böyle cezalandırırız." dediler.
They said: "The punishment is that whomever it is found in his bags, then to compensate is his punishment. It is such that we punish the wicked."
Said they: “The recompense for it is that he in whose saddlebag it is found, he is the recompense for it. Thus requite we the wrongdoers.”
They said, ‘Its reparation shall be him in the saddlebags of whom it is discovered. With us that is how wrongdoers are repaid.’
They said, "The punishment, if it is found in his bag, is that the thief belongs to you. We thus punish the guilty."
They said: "The punishment is that he in whose saddlebag it is found will himself serve as the punishment. It is so that we punish the wicked."
They said, "The punishment is that the person who has it in his bag shall himself be held as penalty. It is such that we punish the wicked."