Bizi ayet göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onu yalanlamış olmalarıdır. Semud halkına göz göre göre o dişi deveyi verdik. Onunla kendilerine zulmettiler. Ve Biz, ayetleri uyarmaktan başka bir şey için göndermeyiz.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve ma | ve yoktur | |
2 | meneana | bizi alıkoyan | منع |
3 | en | ||
4 | nursile | göndermekten | رسل |
5 | bil-ayati | ayetler (mu'cizeler) | ايي |
6 | illa | dışında | |
7 | en | ||
8 | kezzebe | yalanlamaları | كذب |
9 | biha | (onları) | |
10 | l-evvelune | evvelkilerin | اول |
11 | ve ateyna | ve verdik | اتي |
12 | semude | Semud'a | |
13 | n-nakate | dişi deveyi | نوق |
14 | mubsiraten | açık bir mu'cize olarak | بصر |
15 | fezelemu | o zulmetmelerine sebeb oldu | ظلم |
16 | biha | onlara | |
17 | ve ma | ve | |
18 | nursilu | biz göndermeyiz | رسل |
19 | bil-ayati | mu'cizeleri | ايي |
20 | illa | dışında | |
21 | tehvifen | korkutmak | خوف |
Mucizeler göndermekten bizi alıkoyan husus, öncekilerin mucizeleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semud kavmine gözle görülebilen bir mucize olarak dişi deveyi vermiştik de, onu haksız yere öldürmüşlerdi. Oysa Biz, mucizeleri yalnız korkutmak için göndeririz.
Bizi, ayetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır.* (Nitekim) Semûd kavmine de (mucize olarak) aydınlatıcı, (ders verici) bir dişi deve vermiştik de onlar (vahşice katlettikleri için) ona haksızlık etmişlerdi. (Oysa) biz ayetleri (mucizeleri) ancak (inkârcıları) korkutmak için göndeririz.
Öncekilerin onları yalanlamış olması bizi ayetler göndermekten alıkoymadı. Örneğin; Semud'a deveyi açıkça vermiştik. Fakat ona haksızlık ettiler. Biz ayetleri yalnızca uyarı amacıyla göndeririz.*
Bizi ayet* göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onu* yalanlamış olmalarıdır. Semud halkına göz göre göre o dişi deveyi verdik. Onunla kendilerine zulmettiler.* Ve Biz, ayetleri* uyarmaktan başka bir şey için göndermeyiz.
Seni mucizelerle göndermemizi engelleyen tek şey, öncekilerin onlar karşısında yalana sarılmalarıdır. Semud'a, gerçeği gösteren belge olarak bir dişi deve vermiştik ama ona yanlış iş yapmışlardı. Biz mucizeleri sadece korkutmak için göndeririz.
Bizi, mucizeler göndermekten alıkoyan, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır. Semud'a açık bir biçimde dişi deveyi verdik; sonunda haksızlık yaptılar. Zaten Biz, mucizeleri, ancak korkutmak için göndeririz.
Bizim mucizeler göndermemize yalnızca önceki toplumların onları yalanlamış olmaları engel oldu. Nitekim Semud'a (risaletin) görünür bir delili olarak dişi deveyi vermiştik, fakat temsil ettiği gerçeği inkar yoluyla ona zulmettiler; zaten Biz bu tür mucizevi delilleri, yalnızca korkutarak uyarma amacıyla göndeririz.
Bizi, mucizeler göstermekten alıkoyan, daha öncekilerin onları yalanlamış olmasından başka bir şey değildir. Semud kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onunla kendilerine zulmettiler. Biz, mucizeleri yalnız korkutup sindirmek için göndeririz.
Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
Bizi mucizelerle peygamber göndermekten alıkoyan şey, ancak önceki milletlerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semud'a gözleri göre göre mucize olmak üzere o dişi deveyi verdik de onunla kendilerine zulmettiler; oysa Biz o mucizeleri, ancak korkutmak için göndeririz.
Bizi (öncekiler gibi, bu mesajı da) mucizevi belirtilerle birlikte göndermekten alıkoyan tek sebep, önceki toplumların onları hep yalanlamış olmalarıdır; nitekim, Semud kavmine uyarıcı, aydınlatıcı bir belirti olarak o dişi deveyi verdik, ama onlar bunu kale almadılar. Oysa biz bu kabil belirtileri yalnızca korkutup uyarmak amacıyla göndermişizdir.
Bizi, (Kureyş'in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu. (Nitekim) Semud kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri sırf korkutmak için göndeririz.
O istenilen ayetler (mu'cizeler) le risalet vermekten bizi men'eden de yoktur, ancak onları evvelki ümmetler tekzib ettiler, Semude gözleri göre göre o nakayı verdik de onunla kendilerine zulmettiler, halbuki biz o ayetleri ancak korkutmak için göndeririz
Bizi ayetler (mu'cizeler) göndermekten alıkoyan şey, evvelkilerin, (onları) yalanlamış olmasıdır. Semud(kavmin)e açık bir mu'cize olarak dişi deveyi verdik, o zulmetmelerine sebeb oldu (deveyi boğazlayarak kedilerine yazık etmiş oldular). Biz mu'cizeleri, yalnız korkutmak için göndeririz.
Bizi ayetler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik; fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
Bizi (Kureyşe) ayetler (mucizeler) göndermemizden alıkoyan (sebeb başka değil) ancak evvelki (ümmet) lerin onları tekzib etmiş olduklarıdır. Biz, Semuda gözleri göre göre o dişi deveyi verdik de (onu öldürdüler ve) bu yüzden (kendilerine) zulmetdiler. Halbuki bir ayetleri (azab ve ihlak için değil) ancak (ahiret azabından) korkutmak için göndeririz.
Bizi ayetlerle göndermekten alıkoyan şey; ancak öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semud'a da gözleri göre göre bir dişi deve vermiştik de, ona zulmetmişlerdi. Halbuki Biz; ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
Bizi mucize göndermekten alıkoyan, ancak öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semud kavmine mucize olarak gözleri önündeki Deve'yi vermiştik. Ama ona zulmettiler. Oysa biz mucizeyi sadece korkutmak için göndeririz.
Kafirlerin keyfi olarak istedikleri mucizeleri göndermeyişimizin tek sebebi, daha önceki kafirlerin bu gibi mucizeleri yalanlamış olmalarıdır. Nitekim Semud halkına açık bir mucize olarak o dişi deveyi verdik de onu öldürdüler ve bu yüzden kendilerine zulmettiler. Biz o ayetleri sadece korkutmak için göndeririz.
Mucizelerimizi irsal etmemize mani olan, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır (siz de yalanlarsanız derhal azabını yaşardınız, sizi ortadan kaldırmak zorunda kalırdık)! Semud'a da aydınlatan olarak dişi deveyi verdik de (vahşice öldürerek) ona zulmettiler! Biz mucizelerimizi ancak korkutmak için irsal ederiz.
Bizi ayetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır. Örneğin, Semud'a açık bir (mucize) olarak deveyi vermiştik. Fakat ona haksızlık ettiler. Biz mucizeleri yalnızca uyarı amacıyla göndeririz
Bizi ayet* göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onu* yalanlamış olmalarıdır. Semud halkına gözleri göre göre o dişi deveyi verdik. Onu öldürerek* kendilerine haksızlık ettiler. Ve Biz, ayetleri* uyarmaktan başka bir şey için göndermeyiz.
And what stopped Us from sending the signs except that the previous people disbelieved in them. And We sent to Thamud the camel with foresight, but they did her wrong. And We do not send the signs except to make them fearful.
And there prevented Us from sending proofs only that the former peoples denied them. And We gave Thamūd the she-camel as a visible proof, but they wronged her. And We send the proofs only to put in dread.
Nothing has prevented Us sending you Signs except the fact that the previous peoples denied them. We gave Thamud the she-camel as a visible Sign, and then they mistreated her. We do not send Signs except to frighten people.
What stopped us from sending the miracles is that the previous generations have rejected them. For example, we showed Thamoud the camel, a profound (miracle), but they transgressed against it. We sent the miracles only to instill reverence.
And what stopped Us from sending the signs except that the previous people disbelieved in them. And We sent to Thamud the camel with foresight, but they did her wrong. And We do not send the signs except to make them fearful.
The rejection of previous people did not stop Us from sending the signs. We sent to Thamud the camel with foresight, but they did her wrong. We do not send the signs except to alert.