İşte bu durumda velilik, gerçek olarak yalnızca Allah'a aittir. O, ödüllendirme bakımından da en hayırlı olandır. Sonuç bakımından da en hayırlı olandır.
İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur. Ödülü en iyi olan O, en güzel sonucu veren yine O'dur.
İşte burada yardım ve dostluk gerçek olan* Allah'a aittir. O sevap bakımından hayırlı olandır; son bakımından da hayırlı olandır.
O an, otorite tümüyle gerçek olan ALLAH'ındır. O, en iyi ödülü ve en iyi sonucu verendir.*
İşte bu durumda velilik, gerçek olarak yalnızca Allah'a aittir. O, ödüllendirme bakımından da en hayırlı olandır. Sonuç bakımından da en hayırlı olandır.
Böyle kara bir günün dostu, gerçeğin kendisi olan Allah'tır. En hayırlı karşılığı verecek olan da işlerin sonunu hayırlı kılacak olan da odur.
İşte orada yetki, Gerçek Olan Allah'a özgüdür. O, ödül yönünden daha iyidir; sonuç yönünden de daha iyidir.
İşte orada -o anda dahi,- gerçek anlamda yar ve yardımcı olma gücü, sadece mutlak gerçeğin ta kendisi olan Allah'a aittir: O, hem hak edilen karşılığı vermede hem de nihai akıbeti belirlemede rakipsizdir.
İşte böyle bir durumda, dostluk ve koruma, hak olan Allah'tandır. O, karşılık verme bakımından da hayırlıdır, iş sonuçlandırma bakımından da hayırlıdır.
İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.
İşte burada hakimiyet gerçekten Allah'ındır. O sevapça da daha hayırlıdır, sonuçça da daha hayırlıdır.
İşte bunun içindir ki, koruyucu, kayırıcı güç bütünüyle, tek ve gerçek Tanrı olan Allah'a aittir. Hak edilen karşılığı vermekte de, sonucun ne olacağını belirlemekte de en iyi olan O'dur.
İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah'a mahsustur. O'nun mükafatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır.
İşte burada velayet elhak, Allahındır, o sevabca da hayır, ukbaca da hayırdır
İşte o durumda velilik (koruyuculuk) yalnız hak olan Allah'a mahsustur. O'nun vereceği sevap da daha hayırlıdır, sonuç da daha hayırlıdır.
İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Tanrı'ya aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.
İşte bu makamda (ve bu halde) nusret ve haakimiyyet, hak olan Allahındır. O, sevabca da hayırlı, aakıbetce de hayırlıdır.
İşte burada velayet, yalnız hak olan Allah'ındır. Mükafatlandırma bakımından da hayırlı olan, neticelendirme bakımından da hayırlı olan O'dur.
İşte burada hakimiyet, şüphesiz Allah'ındır. En iyi mükafatı O verir. En iyi cezayı da O verir.
Öyle bir yerde himaye ve yardım, sadece hak ve hakikatin ta kendisi olan Allah'a mahsustur. En iyi mükafatı da, en güzel akıbeti de veren O'dur.
İşte fark edileceği üzere, velayet (El Veliyy isminin zuhuru) yalnızca, Hak olan Allah'a aittir (velayet yaşamını yaşatan Allah'tır)! O mükafat verici olarak da hayırlıdır, sonucu yaşatıcı olarak da.
O an, velayet (güç ve egemenlik) tümüyle gerçek olan ALLAH'ındır. O, en iyi ödülü ve en iyi sonucu verendir.
İşte bu durumda velilik*, gerçek olarak yalnızca Allah'a aittir. O, ödüllendirme bakımından da en hayırlı olandır. Sonuç bakımından da en hayırlı olandır.
Such is the true authority of God. He is best to reward, and best to punish.
Thereupon protection belongs to God, the Truth! He is best in reward, and best in final outcome.
In that situation the only protection is from Allah, the Real. He gives the best reward and the best outcome.
That is because the only true Lord and master is GOD; He provides the best recompense, and with Him is the best destiny.
Such is the true authority of God. He is best to reward, and best to end.
Such is the true authority of God. He is best to reward, and best to punish.