Bu onların harcı değil, hem buna güçleri de yetmez.
Bu, ne onlara düşer, ne de ona güç yetirebilirler.
(210, 211) Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmemiştir; bu onlara yaraşmaz; zaten (buna) güçleri de yetmez.
Onlar bunu ne yaparlar, ne de becerirler.
Bu onların harcı değil, hem buna güçleri de yetmez.
Bu onların yapabileceği bir iş değildir; buna güçleri de yetmez.
Bu, onlara yakışmaz; zaten güçleri de yetmez.
Zira bu hem onların ağzının işi değildir, hem de buna güçleri yetmez:
Onlara yaraşmaz, zaten güçleri de yetmez.
Bu, onlara yaraşmaz ve güç de yetiremezler.
bu onlara hem yaraşmaz, hem güçleri yetmez.
çünkü bu onların harcı değildir; zaten, buna güçleri de yetmez.
Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez.
Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez?
Bu, onlara yaraşmaz ve zaten yapamazlar da.
Bu, onlara yaraşmaz ve güç de yetiremezler.
Bu, onlara hem yakışmaz, hem onlar (buna esasen) güc yetiremezler.
Bu, onlara düşmez de, buna güçleri de yetmez.
Bu onlara düşmez, buna güçleri de yetmez.
Bu, onların yapacağı iş değildir! Hem isteseler de buna güçleri yetmez!
Onların işlevine uymaz! (Zaten) buna yetecek kuvvelere de sahip değillerdir!
Onlar bunu ne yaparlar, ne de becerirler.
Bu onların harcı değil, hem buna güçleri de yetmez.
Nor would they, nor could they.
And it does not behove them, nor are they able.
It does not befit them and they are not capable of it.
They neither would, nor could.
Nor would they, nor could they.
Nor would they, nor could they.