Yeryüzünde de kaynakları fışkırttık. Böylece sular kararlaştırılan amaç için birleşti.
Yerden kaynaklar fışkırttık. Her iki su, karar verilmiş bir işin gerçekleşmesi için birleşmişti.
Yerden de (su) kaynakları fışkırtmıştık. Böylece (bu iki) su, belirlenmiş bir iş (tufan) için birleşmişti.
Yerden de pınarlar fışkırttık. Nihayet sular, daha önce belirlenmiş seviyeye ulaştılar.
Yeryüzünde de kaynakları fışkırttık. Böylece sular kararlaştırılan amaç için birleşti.
Yerden de pınarlar fışkırttık, kararlaştırılan işin olması için sular birbiriyle buluştu.
Ve yeryüzünü kaynaklar biçiminde fışkırttık. Ardından, belirlenmiş bir olgu için sular birleşti.
ve toprağı fışkıran pınarlara çevirdik; ve kararlaştırılmış bir görevi gerçekleştirmek üzere su(lar) birleşti.
Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular.
Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.
Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular önceden takdir edilmiş bir iş için birleşti.
ve toprağın pınarlar halinde fışkırmasını sağladık ki sular önceden belirlenmiş bir amaca hizmet etsin
Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder
Yeri kaynaklar halinde fışkırttık, (göğün ve yerin) su(ları) takdir edilmiş bir işin olması için birleşti.
Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık (feccerne). Derken su, takdir edilmiş bir buyruğa karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.
Yeri de kaynaklar haalinde (tamamen) fışkırtdık da (Her iki) su (ezelde) takdir edilmiş bir emr üzerinde birleşiverdi.
Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık da su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşiverdi.
Yerden de pınarlar fışkırttık. Böylece sular takdir edilen bir iş için birleşti.
Yeri pınar pınar fışkırttık. Öyle ki her iki su kütlesi, takdir edilen o işin olması için birleşti.
Arzı da kaynaklarıyla fışkırttık da takdir edilmiş hükümle sular (birbirine) kavuştu!
Yerden de pınarlar fışkırttık. Nihayet sular, daha önce belirlenmiş seviyeye ulaştılar.
Yeryüzünde de kaynakları fışkırttık. Böylece sular kararlaştırılan amaç için birleşti.
And We caused springs to gush out of the Earth. Thus the waters met to a command which had been measured.
And caused the earth to gush forth with springs; and the waters met for a predetermined purpose.
and made the earth burst forth with gushing springs. And the waters met together in a way which was decreed.
And we caused springs to gush out of the earth. The waters met to effect a predetermined decision.
And We caused springs to gush out of the earth. Thus the waters met to a command which had been measured.
We caused springs to gush out of the earth. Thus the waters met to a command which had been measured.