Ant olsun ki, onları sabahleyin kalıcı bir azap yakaladı.
Andolsun ki, bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Bir sabah erkenden onları kararlı bir azap yakalamıştı.
Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.
Ant olsun ki, onları sabahleyin kalıcı bir azap yakaladı.
Sabah erkenden onları kalıcı bir azap karşıladı.
Ve gerçek şu ki, kalıcı bir ceza, sabah erkenden onları yakaladı.
Mamafih, sabahleyin erkenden kalıcı izler bırakan bir azap onları kuşattı:
Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.
Andolsun ki, kendilerini kararlı bir azap bir sabah bastırıverdi.
Nitekim sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı:
Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
Ve Celalim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azabı müstekır
Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.
Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azab baskın yapdı.
Andolsun ki; bir sabah erken, önü alınmaz bir azab geldi başlarına.
Andolsun ki bir sabah erkenden, bir azap çöküverdi.
Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.
Andolsun ki yerini bulmuş azap onlara sabahleyin bastırdı.
Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.
Ant olsun ki, onları sabahleyin kalıcı bir azap yakaladı.
And in the early morning, a devastating retribution struck them.
And in the early morning there came upon them an abiding punishment:
Early morning brought them enduring punishment:
Early the next morning, a devastating retribution struck them.
And in the early morning, a devastating retribution struck them.
In the early morning, a devastating retribution struck them.