"Ki Allah, suçlarınızı bağışlasın ve size belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar zaman versin. Kuşkusuz Allah'ın belirlediği süre dolunca, ertelenmez. Keşke bilenlerden olsaydınız."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | yegfir | bağışlasın | غفر |
2 | lekum | sizin için | |
3 | min | bir kısmını | |
4 | zunubikum | günahlarınızdan | ذنب |
5 | ve yu'ehhirkum | ve sizi ertelesin | اخر |
6 | ila | kadar | |
7 | ecelin | bir süreye | اجل |
8 | musemmen | belli | سمو |
9 | inne | zira | |
10 | ecele | süresi | اجل |
11 | llahi | Allah'ın | |
12 | iza | zaman | |
13 | ca'e | geldiği | جيا |
14 | la | ||
15 | yu'ehharu | ertelenmez | اخر |
16 | lev | keşke | |
17 | kuntum | olsaydınız | كون |
18 | tea'lemune | bilenlerden | علم |
- Nuh, onlara şöyle demişti: "Ey kavmim! Ben size gönderilen apaçık bir uyarıcıyım. Allah'a kulluk ediniz. Onun emirlerine karşı gelmekten sakınınız ve bana itaat ediniz ki, Allah günahlarınızı affetsin ve size belli bir zamana kadar süre tanısın. Şüphesiz, Allah'ın belirlediği süre dolunca ertelenmez. Keşke bunu bilseydiniz!"
(Böylece Allah) da günahlarınızı bağışlasın ve sizi, belirli bir süreye kadar ertelesin (yaşatsın)!" Allah'ın (belirlediği) süresi gelince (o artık) ertelenmez.* Keşke bilseydiniz!
"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz, ALLAH'ın verdiği süre gelince ertelenmez; bir bilseydiniz."
"Ki Allah, suçlarınızı bağışlasın ve size belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar zaman versin. Kuşkusuz Allah'ın belirlediği süre dolunca, ertelenmez. Keşke bilenlerden olsaydınız."
O zaman Allah günahlarınızı bağışlar ve belirlenmiş ecelinizin sonuna kadar* sizi yaşatır. Allah'ın verdiği ömür bitince erteleme olmaz. Keşke bunu bilseniz!"
"Suçlarınızı bağışlasın ve belirlediği bir zamana dek size süre tanısın. Kuşkusuz, Allah'ın belirlediği zaman geldiğinde ertelenmez; keşke bilseydiniz!"
geçmiş günahlarınızı bağışlasın ve adı konulmuş bir vakte kadar size süre tanısın; ama unutmayın ki, Allah'ın belirlediği süre gelip çattığında asla ertelenemez: keşke bunu kavrasaydınız.
Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!"
"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."
Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belirli bir vakte kadar ertelesin. Kuşkusuz, Allah'ın takdir ettiği vakit gelince ertelenmez, eğer bilseydiniz!"
ki Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve (yalnız O'na) malum olan bir zamana kadar size mühlet tanısın; ama bilin ki Allah'ın belirlediği vade gelip çattığında hiçbir şekilde ertelenemez. Keşke bunu bilseydiniz!"
(3-4) "Allah'a ibadet edin. O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz, Allah'ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz."
Günahlarınızdan size mağfiret buyursun ve sizi müsemma bir ecele kadar te'hir eylesin, muhakkak ki Allahın takdir eylediği ecel gelince te'hir olunmaz eğer bilse idiniz!
"Ki (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Zira Allah'ın süresi geldiği zaman ertelenmez. Bilir (kişiler) olsaydınız (bunu anlardınız)."
"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Tanrı'nın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."
"Taki (Allah) sizin günahlarınızdan bir kısmını yarlığasın, sizi (azabsız olarak) mukadder bir müddete kadar gecikdirsin. Şübhe yok ki Allahın (ta'yin etdiği) müddet gelince geri bırakılmaz. Eğer bilseydiniz..".
Ta ki, günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar geciktirsin. Muhakkak ki Allah'ın süresi gelince geri bırakılmaz. Keşki bilseydiniz.
O, sizin günahlarınızı bağışlasın ve belli bir süreye kadar sizi ertelesin. Allah'ın belirlediği süre gelince artık o geri bırakılmaz, eğer bilmiş olursanız...
(2-4) O da: "Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın. Çünkü Allah'ın takdir ettiği vade gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!
"Ki, hatalarınızdan bazılarını mağfiret etsin ve sizi tayin edilmiş ömrünüzün sonuna kadar yaşatsın. Muhakkak ki Allah'ın eceli (yaşam süresi sonu) geldiğinde ertelenmez! Eğer bilseydiniz!"
'Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz, ALLAH'ın verdiği süre gelince ertelenmez; bir bilseydiniz.
Ki Allah, suçlarınızı bağışlasın ve size belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar zaman versin. Kuşkusuz Allah'ın belirlediği süre dolunca, ertelenmez. Keşke bilenlerden olsaydınız.
"He shall forgive your sins and delay you to a predetermined time. When God's time comes, then it cannot be delayed, if you know."
“He will forgive you of your transgressions, and delay you to a stated term; the term of God, when it comes, cannot be delayed, if you but knew.”
He will forgive you your wrong actions and defer you until a specified time. When Allah’s time comes it cannot be deferred, if you only knew.’
"He will then forgive you your sins and respite you for a predetermined period. Most assuredly, GOD's appointment can never be delayed, once it is due, if you only knew."
"He shall forgive your sins and delay you to a predetermined time. When the time of God comes, then it cannot be delayed, if you know."
"He shall forgive your sins and delay you to a predetermined time. When God's time comes, then it cannot be delayed, if you know."