Ve boğazı tıkayan yiyecek ve acı bir azap vardır.
- Şüphesiz, yerin ve dağların şiddetle sarsılacağı, dağların saçılmış kum yığını haline geleceği gün, katımızda prangalar ve cehennem vardır. Boğazı tıkayan yiyecek ve acıklı azap vardır.
(12, 13) Şüphesiz ki bizim katımızda, (onlar için hazırlanmış) prangalar,* yakıcı ateş, boğazdan geçmeyen yiyecek* ve elem verici azap vardır.
Yutulması güç bir yiyecek ve acı bir azap...
Ve boğazı tıkayan yiyecek ve acı bir azap vardır.
yutulması zor yiyecek ve acıklı bir azap vardır.
Boğaza takılan bir yiyecek ve acı bir ceza.
boğaza düğümlenen berbat bir yiyecek ve elemi tarifsiz bir azap var;
Boğazdan zor geçen bir yiyecek, korkunç bir azap var,
Boğazı tıkayıp kalan bir yemek ve acı bir azab vardır.
boğazda kalan bir yiyecek ve acı bir azap vardır.
boğaza takılan yiyecek ve şiddetli bir azap,
(12-13) Çünkü bizim yanımızda (kafirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
Ve boğaza duran bir taam ve bir azab-ı elim var
(Dikenli) Boğazı tırmalayan bir yiyecek ve acı veren bir azab var.
Boğazı tıkayıp kalan bir yemek ve acı bir azab vardır.
boğazda tıkanıb kalan bir yiyecek var. (Bunlardan başka da) elem verici bir azab var,
Boğazı tıkayan bir yiyecek ve elim bir azab var.
Boğazı tıkayan bir yiyecek ve acı veren bir azap!.
(12-13) Muhakkak ki Bizim nezdimizde bukağılar, alevli ateşler, dikenli, boğazı tırmalayan yiyecekler ve gayet acı azap var.
Boğazda tıkanan gıda ve feci bir azap!
Yutulması güç bir yiyecek ve acı bir azap...
Ve boğazı tıkayan yiyecek ve acı bir azap vardır.
And food that chokes, and a painful retribution.
And a food that chokes, and a painful punishment,
and food that chokes and a painful punishment,
Food that can hardly be swallowed, and painful retribution.
And food that chokes, and a painful retribution.
Food that chokes, and a painful retribution.