Ne var ki o, sarp yokuşu aşmayı göze alamadı.
- Fakat insan, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Köle azat etmektirveya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut toprakta sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
(Fakat) o, sarp yokuşu (aşmayı) göze almadı.
Ne var ki zor yola katlanamadı.
Ne var ki o, sarp yokuşu aşmayı göze alamadı.*
Ama o, sarp geçidi göze alamadı.
Öyle ya, sarp yokuşa katlanamadı.
Fakat o, (ucunda cennet olan) sarp yokuşu tırmanmak için hiçbir bedel ödemedi.
Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o.
Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi.
Ama o, sarp yokuşa tırmanmayı denemedi...
Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
Fakat o göğüs veremedi o (akabeye) sarp yokuşa
Fakat o, sarp yokuşa atılamadı.
Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
Fakat o, sarp yokuşa saldıramadı.
Ama o, sarp yokuşu aşmaya girişemedi.
O zor geçidi aşamadı.
Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı. (Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi.)
El Akabe'ye (o sarp yokuşa) tırmanmayı göze alamadı (insan)!
Ne var ki zor yola katlanamadı.
Ne var ki o, sarp yokuşu aşmayı göze alamadı.*
He should choose the difficult path.
But he has not attempted the steep path.
But he has not braved the steep ascent.
He should choose the difficult path.
He should choose the better path.
He should choose the better path.