Veya öğüt alır ve böylece öğüt ona yararlı olur.
- Kendisine ama geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun.
(3, 4) O (azgın Mekkeli)nin arınacağını veya (gerçeği) hatırlayıp bunun ona yarar sağlayacağını sana bildirecek olan ne olabilir ki!*
Yahut da öğüt alacak ve ona mesajın yararı dokunacaktı.
Veya öğüt alır ve böylece öğüt ona yararlı olur.
Veya bilgi edinecek*, o bilgi ona yarayacaktı?
Veya öğüt alacak? Böylece, bu öğreti, ona yarar sağlayacak?
veya alacağı öğütün kendisine yarar sağlayacağını?
Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.
Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.
Veya öğüt alacak da öğüt kendisine fayda verecek.
yahut (hakikat) hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine faide verecek
Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.
Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.
Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine faide verecekdi.
Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.
Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecektir.
(3-4) Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?
Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek!
Yahut ta öğüt alacak ve ona mesajın yararı dokunacaktı.
Veya öğüt alır ve böylece öğüt ona yararlı olur.
Or to remember, so the remembrance will benefit him
Or take heed, and the reminder benefit him?
or reminded, and the reminder benefit him.
Or he may take heed, and benefit from the message.
Or to remember, so the remembrance will benefit him?
Or to remember, so the remembrance will benefit him?