Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanır gibi tanırlar. O kimseler, kendi nefislerine hüsran ettiler, işte onlar iman etmezler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz,Peygamberi kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler var ya işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler onaylamayanlardır.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanır gibi tanırlar. O kimseler, kendi nefislerine hüsran ettiler, işte onlar iman etmezler.
Kitap verdiğimiz kimseler onu, kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler, ona inanıp güvenecek değillerdir.
Kitap verdiklerimiz, kendi oğullarını tanıdıkları gibi Onu tanırlar. Kendilerini yitime uğratanlar; onlar, artık inanmazlar.
Daha önce vahye muhatap kıldıklarımıza gelince: onlar onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini kaybeden kimseler var ya: işte onlardır inanmaya yanaşmayanlar.
O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler.
Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır.
Kendilerine kitap verdiğimiz milletlerin bilginleri, Peygamber'i kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler ancak iman getirmezler.
Daha önce vahiy verdiklerimiz, bunu, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama (onlar arasından) kendilerine yazık edenler (var ya), işte onlardır inanmayı reddedenler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin uleması o Peygamberi kendi oğullarını bilir gibi bilirler, kendilerine yazık edenlerdir ki ancak iyman getirmezler
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allah tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar.
Bizim kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır.
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu (o hak peygamberi) öz oğullarını nasıl tanıyorlarsa öyle tanırlar. Nefislerini hüsrana uğratanlar (yok mu?) işte onlardır ki (peygambere) inanmazlar.
Kendilerine kitab verdiklerimiz; onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Nefislerini ziyana uğratanlar, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Resulü, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana atanlar, işte onlar iman etmezler.
Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri o Peygamberi, kendi öz evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Ama kendilerine acımayıp kendi kendilerini en büyük hüsrana uğratanlardır ki iman etmezler.
O kendilerine hakikat bilgisi verdiklerimiz var ya, O'nu (Hz. Rasulullah'ı), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.. . Nefslerini hüsrana uğratanlar, işte onlar, iman etmezler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanır gibi tanırlar. O kimseler, kendi nefislerine hüsran ettiler, işte onlar iman etmezler.
Those to whom We have given the Scripture know it as they know their children. Those who lost their souls, they do not believe.
Those to whom We gave the Writ recognise it as they recognise their sons. Those who lose their souls, they do not believe.
Those We have given the Book recognise it as they recognise their own children. As for those who have lost their own selves, they have no iman.
Those to whom we have given the scripture recognize this as they recognize their own children. The ones who lose their souls are those who do not believe.
Those to whom We have given the Book know it as they know their children. Those who lost their souls, they do not believe.
Those to whom We have given the book know it as they know their children. Those who lost themselves, they do not acknowledge.