İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler.
- Adaklarını yerine getirirler ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar. Sevdikleri gıdalardan yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz, size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık, ne de teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz suratsız, çok katı bir günün azabından ötürü Rabbimizden korkarız" derler.
Onlar, kendileri muhtaç olmalarına rağmen yoksulu, yetimi ve esiri yedirir (doyurur)lar.
Yoksula, öksüze ve tutsağa sevdikleri yiyecekleri yedirirler.
İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler.
Çaresizleri, yetimleri ve esirleri, seve seve doyururlar.
Kendilerinin sevdiği yemeği, yoksullara, yetimlere ve tutsaklara da yedirirler.
ve kendi istek ve arzularına rağmen muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler;
Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler.
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirir.
Ve kendi istekleri ne kadar çok olursa olsun, muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler,
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Miskine, yetime, esire seve seve yemek yedirirler
Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemeği yedirirler:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
(Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihalarına) rağmen yoksulu, yetimi, esiri doyururlar (dı).
Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
Sevmelerine rağmen yemeği düşküne, yetime ve esire yedirirler.
Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah'ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler.
O'nun sevgisi ile yoksulu, yetimi ve ellerine mahkum olanları doyururlar.
Yoksula, öksüze ve tutsağa sevdikleri yiyecekleri yedirirler.
İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler.
And they give food out of love to the poor and the orphan and the captive.
And give food for love of Him to the needy, and the fatherless, and the prisoner,
They give food, despite their love for it, to the poor and orphans and captives:
They donate their favorite food to the poor, the orphan, and the captive.
And they give food out of love to the poor and the orphan and the captive.
They give food out of love to the poor and the orphan and the captive.