Eğer, ürününüzü toplayacaksanız, tarlanıza sabah erkenden gidin!
- Sabahleyin birbirlerine şöyle seslendiler: "Eğer ürünlerinizi devşirecekseniz erkenden bostanlarınıza gidiniz!"
"Hasat etmek istiyorsanız, erkenden arazinize (bahçenize) gidin!"
"Devşirecekseniz, haydi ekinlerinize erken varın."
Eğer, ürününüzü toplayacaksanız, tarlanıza sabah erkenden gidin!
Eğer devşirecekseniz ürünlerinizin başına erkenden varın!" dediler.
"Ürün toplayacaksanız, erkenden bahçenize gidin!"
"Hasat yapmak istiyorsanız, erkenden arazinize gidin!"
"Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin."
"Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp çıkın."
Haydi, kesecekseniz harsinize (ekininize) erkence koşun! dediler.
"Meyve toplamak istiyorsanız erkenden tarlanıza gidin!"
(21-22) Derken, sabahleyin birbirlerine, "Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin" diye seslendiler.
Haydin kesecekseniz harsinize irkence koşun dediler.
"Haydi devşirecekseniz erkenden ekininize gidin" diye.
"Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp çıkın."
"Devşirecekseniz erkence mahsulünüzü (devşirmiye) çıkın" diye.
Mahsullerinizi devşirecekseniz erkence çıkın, diye.
(22-23) -Mahsulü toplayacaksanız, erkenden yola çıkın! diye gizlice konuşarak yola düştüler.
(21-22) Onlar ise olup bitenden habersiz, neşeli neşeli birbirlerine seslendiler: "Haydi, madem devşireceksiniz, çabuk ekininizin başına!"
"Eğer kesip devşirecekseniz, ekininize erken gidin!" (diye).
'Devşirecekseniz, haydi ekinlerinize erken varın.'
Eğer, ürününüzü toplayacaksanız, tarlanıza sabah erkenden gidin!
"Let us go this morning to harvest the crop. "
“Go early to your tilth, if you would be reaping!”
‘Leave early for your land if you want to pick the fruit. ’
"Let us harvest the crop."
"Let us go this morning to harvest the crop."
"Let us go this morning to harvest the crop."