Epey bir mesafe aldıktan sonra, genç arkadaşına, "Yolculuğumuz nedeniyle iyice yorulduk, haydi sabah yemeğimizi getir." dedi.
İkisi de orayı geçip gittiklerinde Musa, genç adamına, "Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan dolayı iyice yorulduk" dedi.
(İki denizin birleştiği yeri) geçip gittiklerinde (Musa beraberindeki) gence "Azığımızı bize getir! Şüphesiz ki bu yolculuğumuz nedeniyle çok yorulduk." demişti.
Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu" dedi.
Epey bir mesafe aldıktan sonra, genç arkadaşına, "Yolculuğumuz nedeniyle iyice yorulduk, haydi sabah yemeğimizi getir." dedi.
Oradan geçtikten sonra Musa genç arkadaşına dedi ki "Getir şu kuşluk yemeğimizi; bu yolculuk bizi iyice yordu."
Geçtikten sonra, genç yardımcısına, şöyle dedi: "Öğle yemeğimizi çıkar. Gerçek şu ki, bu yolculuktan yorulduk!"
Ve bir miktar uzaklaştıklarında, (Musa) yardımcısına "Azığımızı çıkar" dedi, "doğrusu bu yolculuk bizi hayli yormuştur."
Orayı geçtiklerinde Musa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."
(Varmaları gereken yere gelip) geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."
Bu şekilde geçtikleri zaman genç hizmetçisine: "Getir kuşluk yemeğimizi; gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk." dedi.
Ve biraz uzaklaştıktan sonra (Musa) yardımcısına: "Öğlen azığımızı çıkar" dedi, "doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!"
Oradan uzaklaştıklarında Musa beraberindeki gence, "Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük" dedi.
Bu suretle vakta ki geçtiler fetasına getir, dedi: Kuşluk yemeğimizi, hakikaten biz bu seferimizden yorgunluğa giriftar olduk
Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi.
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız yolculuktan gerçekten yorulduk."
Vaktaki (oradan geçip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: "Kuşluk yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzdan, andolsun, yorgun düşdük".
Oradan uzaklaştıkları vakit Musa delikanlısına; azığımızı çıkar, bu yolculuğumuzdan andolsun ki yorgun düştük, dedi.
O yeri geçtikleri zaman genç arkadaşına: -Yiyeceğimizi getir, bu yolculuğumuzda bir hayli yorgun düştük, dedi.
Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Musa yardımcısına:"Getir artık kahvaltımızı!" dedi, "Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük."
(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinden az sonra Musa hizmetlisine: "Öğle yemeğini çıkar bakalım; gerçekten bu yolculuk bizi yordu.. . "
Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, 'Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu,' dedi.
Epey bir mesafe aldıktan sonra, genç arkadaşına, "Yolculuğumuz nedeniyle iyice yorulduk, haydi sabah yemeğimizi getir." dedi.
And when they had passed further on, he said to his youth: "Bring us our lunch; we have found much fatigue in this journey of ours. "
And when they had passed on, he said to his servant: “Bring thou us our meal; we have met from this our journey with fatigue.”
When they had gone a distance further on, he said to his servant, ‘Bring us our morning meal. Truly this journey of ours has made us tired.’
After they passed that point, he said to his servant, "Let us have lunch. All this traveling has thoroughly exhausted us."
And when they passed further on, he said to his youth: "Bring us our lunch; we have found much fatigue in this journey of ours."
When they had passed further on, he said to his youth: "Bring us our lunch; we have found much fatigue in this journey of ours."