Onlar onu uzak olarak görüyorlar.
- Kafirler o azabı uzak görüyorlar; biz ise onu yakın görmekteyiz.
Doğrusu onlar, o (hesabı) uzak (ihtimal) görüyorlar.
Onlar onu uzak görüyorlar.
Onlar onu* uzak olarak görüyorlar.
Onlar o günü uzak görüyorlar;
Aslında, onu uzak görüyorlar.
Çünkü onlar (Hesap Günü'nü) çok uzak bir ihtimal olarak görüyorlar;
Onlar onu çok uzak görüyorlar.
Çünkü, gerçekten onlar, bunu uzak görüyorlar.
Çünkü onlar, onu uzak görürler.
Bak, insanlar o (hesaba) uzak bir şey olarak bakıyorlar,
Şüphesiz onlar o azabı uzak görüyorlar.
Çünkü onlar onu uzak görürler
Onlar onu uzak görüyor(lar).
Çünkü, gerçekten onlar, bunu uzak görüyorlar.
Filhakıyka onlar bunu (imkandan) uzak görürler,
Doğrusu onlar; bunu uzak görüyorlar.
Onlar bunu uzak görüyorlar.
(6-7) Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.
Muhakkak ki onlar onu (azap günü olan ölümü) uzak görüyorlar!
Onlar onu uzak görüyorlar.
Onlar onu* uzak olarak görüyorlar.
They see it as far away.
They see it as far off,
They see it as something distant,
For they see it far away.
They see it as far away.
They see it as far away.