Bundan sonra gruplar kendi aralarında çekişmeye başladılar. Büyük günde bütün gerçekler ortaya çıktığı zaman, o Kafirlerin vay haline.
Sonra gruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük günü görecek olduğu zamanda vay o kafirlerin haline!
(Çeşitli) gruplar kendi aralarında (İsa hakkında) ayrılığa düştüler. Büyük günün şahitliği nedeniyle kâfir olanların vay hâllerine!*
Mezhepler, (İsa'nın kimliği üzerinde) aralarında anlaşmazlığa düştüler. Büyük bir güne tanık olacak kafirlerin vay haline!
Bundan sonra gruplar kendi aralarında çekişmeye başladılar. Büyük günde bütün gerçekler ortaya çıktığı zaman, o Kafirlerin* vay haline.
İçlerinden farklı kesimler birbirlerine düştüler. Vay haline o büyük günde huzura çıkmayı göz ardı edenlerin.
Ayrımcılar, aralarında uyuşmazlığa düştüler. Büyük bir güne tanık olacak olan nankörlük edenlerin; artık, vay başlarına gelene!
Buna rağmen mezhepler kendi aralarında ayrılığa düştüler. O halde, büyük bir günün sorgusunda (yaşayacaklarından) dolayı, inkarda direnen o kimselerin vay hallerine!
Kendi aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Büyük bir günün tanıklığından ötürü vay o inkarcıların haline!
İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere.
Sonra gruplar kendi aralarında görüş ayrılığına düştüler. Artık büyük bir günün görülecek dehşetinden vay kafirlerin haline!
Hal böyleyken (Kitab-ı Mukaddes'e bağlı olduklarını iddia eden) hizipler yine de aralarında (İsa'nın doğası hakkında) çekişip duruyorlar! Öyleyse, o büyük Gün bütün açıklığıyla gelip çattığı zaman vay hallerine hakkı inkar edenlerin!
(Fakat hıristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kafirlerin haline!
Sonra hizibler kendi aralarında ıhtilafa düştüler, artık büyük bir günün görülecek hailesinden veyl o küfredenlere
Kendi aralarından hizipler, ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten ötürü vay kafirlerin haline!
İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay küfredenlere.
Sonra fıkralar kendi aralarında ihtilaf etdi. Artık görecekleri büyük bir günün çetin azabı o kafirlerindir.
Fırkalar kendi aralarında ihtilafa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline.
Gruplar aralarında ayrılığa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline!..
Sonra onun hakkında birtakım gruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Artık gerçeğin meydana çıkacağı o mühim günün duruşmasında vay o kafirlerin başına geleceklere!
Çeşitli anlayıştakiler (Uluhiyetin TEK'liğinden perdeliler) aralarında ayrılığa düştüler (Allah'a iftira attılar).. . Yaşanacak azametli sürecin dehşetinde yazık olacak o hakikat bilgisini inkar edenlere!
Mezhepler, (İsa'nın kimliği üzerinde) aralarında anlaşmazlığa düştüler. Büyük bir güne tanık olacak kafirlerin vay haline!
Bundan sonra gruplar kendi aralarında çekişmeye başladılar. Büyük günde bütün gerçekler ortaya çıktığı zaman, o gerçeği yalanlayan nankörlerin vay haline.
So the parties disputed between them. Therefore, woe to those who have rejected from the scene of a terrible Day.
Then the parties differed among themselves; then woe to those who ignore warning from the meeting of a tremendous day.
The parties differed among themselves. Woe to those who are kafir when they are present on a terrible Day!
The various parties disputed among themselves (regarding the identity of Jesus). Therefore, woe to those who disbelieve from the sight of a terrible day.
Thus the Confederates disputed between them. Therefore, woe to those who have rejected from the scene of a terrible Day.
So the parties disputed between them. Therefore, woe to those who have rejected from the scene of a terrible day.