Doğruluğundan emin oldukları halde, haksızca ve büyüklenerek mücadele ettiler. Ama bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Kendileri de mucizelerimize kesin olarak inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden dolayı, onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Kendileri bu delillere kesin olarak inandıkları hâlde, haksızlık ve kibirleri nedeniyle onları inkâr etmişlerdi. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!"
Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı olduğunu onayladılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.
Doğruluğundan emin oldukları halde, haksızca ve büyüklenerek mücadele ettiler. Ama bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
İçlerinde en küçük şüphe olmadığı halde zalimliklerinden ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inanmadılar. Bak bakalım, o bozguncuların sonu ne oldu.
Kendileri de onları kesin olarak bilmelerine karşın, haksızlık yaparak ve büyüklük taslayarak inkar ettiler. Artık, bozgunculuk yapanların sonunun nasıl olduğuna bir bak?
İç dünyalarında kesin kanaat getirdikleri halde, sırf gerçeği çarpıtma ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inkara saptılar: hele bir bak, fesatçıların akıbeti nasıl olurmuş?
Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu!
ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!
Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri halde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkar ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Ve nefisleri yakin hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü kibirden onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?
Vicdanları, onlar(ın doğruluğun)a kanaat getirdiği halde, sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkar ettiler. Bak işte o bozguncuların sonu nasıl oldu.
Vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Vicdanları da bunlara tam bir kanaat haasıl etdiği halde zulm ve kibr ile yine bunları (inadlarından) inkar etdiler. (Habibim) fesadcıların encamı bak nice oldu!
Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve kibirle bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
Gerçeği çok iyi anladıkları halde, sırf zalimlik ve büyüklenme yüzünden inkar ettiler. İşte bak, bozguncuların sonu nasıl oldu?!
Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkar ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların akıbetlerinin nasıl olduğunu gör!
Enfüsleri onlara (Musa'nın bildirdiği hakikatlere) yakin duyduğu halde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkar ettiler.. . Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!
Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı oduğuna inandılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.
Doğruluğundan emin oldukları halde, haksızca ve büyüklenerek bile bile yalanladılar. Ama bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
And they rejected them out of their souls' transgression and arrogance. So see how it ended for the wicked.
And they rejected them, though their souls were convinced thereof, in injustice and arrogance. So see thou how was the final outcome of the workers of corruption.
and they repudiated them wrongly and haughtily, in spite of their own certainty about them. See the final fate of the corrupters.
They rejected them and were utterly convinced of their wrong ways, due to their arrogance. Note the consequences for the evildoers.
And they rejected them, while their souls knew, out of transgression and arrogance. So see how it ended for the wicked.
They rejected them; they justified transgression and arrogance for themselves. So see how it ended for the wicked.