"Gerçek budur. Ben, gerçeği söylerim." dedi.
Allah, "Gerçek budur ve ben gerçeği söylerim."
(Allah) şöyle demişti: "İşte bu doğru (samimi kullarımı azdıramazsın). Ben şu gerçeği söylüyorum:
Dedi ki, "Bu gerçektir ve ben sadece gerçeği söylerim:"
"Gerçek budur. Ben, gerçeği söylerim." dedi.
Allah dedi ki "İşte bu gerçekleşir! Ama şu sözüm de gerçekleşecektir;
Dedi ki: "İşte bu, gerçektir. Zaten Ben, yalnızca gerçeği söylerim!"
(Allah) bunun üzerine şöyle buyurdu: "İşte gerçek budur ve Ben de bu gerçeği dile getiriyorum:
Buyurdu: "İşte bu doğru! Ben de yalnız doğruyu söylerim."
(Allah) "İşte bu haktır ve ben hakkı söylerim" dedi.
(Allah) buyurdu ki: "O doğru ve Ben hep doğruyu söylerim.
(Allah,) "O zaman, gerçek şudur!" buyurdu, "ve Ben bu gerçeği söylüyorum:
Allah, şöyle dedi: "İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:"
Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim
Buyurdu ki: "Gerçektir (sen benim halis kullarımı kandıramazsın) ve ben gerçek olarak diyorum ki:
(Tanrı) "İşte bu haktır ve ben hakkı söylerim" dedi.
Buyurdu: "İşte bu doğru. Ben şu hakıykatı söyleyeyim":
Buyurdu ki: İşte bu, haktır ve Ben, hakkı söylerim.
-Gerçek şu ki dedi. Ben hakkı söylüyorum.
(84-85) Allah buyurdu: "İşte bu doğru! Ben de şu hakikati söyleyeyim ki cehennemi, sen ve sana uyanlarla dolduracağım."
(Allah) buyurdu: "Hakk'ı söyledin (ihlaslı kullarım konusunda); ben de gerçeği bildireyim:"
Dedi ki, 'Bu gerçektir ve ben sadece gerçeği söylerim:'
"Gerçek budur. Ben, gerçeği söylerim." dedi.
He said: "The truth, and the truth is what I say"
He said: “Then the truth: — and the truth do I say —
He said, ‘By the truth – and I speak the truth –
He said, "This is the truth, and the truth is all that I utter.
He said: "The truth, and the truth is what I say."
He said, "The truth, and the truth is what I say.