Sonunda, onu bitkin bir halde ıssız bir yere attık.
Onu bitkin bir halde açık araziye attık.
Hâlsiz bir vaziyette onu kıyıya çıkarmıştık.
Onu çöl gibi bir sahile attık, yorgun ve bitkin...
Sonunda, onu bitkin bir halde ıssız bir yere attık.
Sonra onu açık bir alana attık; hastaydı.
Sonunda, Onu, gücü tükenmiş bir durumda boş bir kıyıya attık.*
Sonunda Biz onu bitkin bir halde ıssız ve çorak bir kıyıya çıkarttık;
Bir süre sonra onu, çıplak araziye attık. Hastalanmıştı.
Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
Hemen Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık,
ama biz o'nu manevi çöküntü/iç huzursuzluğu içinde ıssız bir kıyıya çıkarttık,
Derken biz onu hasta bir halde sahile attık.
Hemen biz onu alana attık hasta idi
(Ama balığın karnında bizi andı, tesbih etti, biz de) Onu hasta bir halde ağaçsız, çıplak bir yere attık.
Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık.
Rahatsız bir halde iken Biz, onu açıklık bir yere attık.
Ama biz onu bitkin (hasta) olduğu halde bir yere çıkardık.
Derken Biz onu ağaçsız çıplak bir sahile attık, o bitkin bir halde idi.
Biz Onu hasta (yıpranmış - sağlıksız) olarak çıplak arazide (kuvvelerin bilinmediği bir ortamda) bıraktık.
Onu çöl gibi bir sahile attık, yorgun ve bitkin...
Sonunda, onu bitkin bir halde ıssız bir yere attık.
So We threw him on the shore while he was sick.
But We cast him on the bare shore when he was sick,
So We cast him up onto the beach and he was sick;
We had him thrown up into the desert, exhausted.
So We threw him on the shore while he was sick.
So We threw him on the shore while he was sick.