Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin üzerine düşen yalnızca çağrıda bulunmaktır. Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, insan ona sevinir. Kendi yaptıklarından dolayı başına bir kötülük gelse, işte o zaman insan kafir kesilir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | fein | eğer | |
2 | ea'radu | yüz çevirirlerse | عرض |
3 | fema | ||
4 | erselnake | biz seni göndermedik | رسل |
5 | aleyhim | onların üzerine | |
6 | hafizen | bekçi | حفظ |
7 | in | değildir | |
8 | aleyke | sana düşen | |
9 | illa | başkası | |
10 | l-belagu | duyurmaktan | بلغ |
11 | ve inna | elbette biz | |
12 | iza | zaman | |
13 | ezekna | taddırdığımız | ذوق |
14 | l-insane | insana | انس |
15 | minna | bizden | |
16 | rahmeten | bir rahmet | رحم |
17 | feriha | sevinir | فرح |
18 | biha | ona | |
19 | vein | ama eğer | |
20 | tusibhum | başlarına gelirse | صوب |
21 | seyyietun | bir kötülük | سوا |
22 | bima | dolayı | |
23 | kaddemet | öne sürdüğü işlerden | قدم |
24 | eydihim | ellerinin | يدي |
25 | feinne | şüphesiz hemen | |
26 | l-insane | insan | انس |
27 | kefurun | nankör olur | كفر |
Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece tebliğ etmektir. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür.
Yüz çevirirlerse, biz seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik.* Sana düşen (görev), sadece tebliğdir.* Biz insana katımızdan bir rahmet (bolluk) tattırdığımız zaman ona sevinir. Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse,* şüphesiz ki insan çok nankördür!*
Yüz çevririrlerse, biz seni onlara bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece bildirmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla sevinir; ama kendi yaptıklarının bir sonucu olarak başlarına bir kötülük gelse, o zaman insan nankörleşir.
Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin üzerine düşen yalnızca çağrıda bulunmaktır. Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, insan ona sevinir. Kendi yaptıklarından dolayı başına bir kötülük gelse, işte o zaman insan kafir* kesilir.
Yüz çevirirlerse çevirsinler; seni onları koruyasın diye göndermedik. Sana düşen, açık açık anlatmaktır. Biz insana ikramımızdan tattırırsak onunla rahatlar. Kendi elleriyle yaptıklarından ötürü başlarına bir sıkıntı gelse, o insan, yapılan iyilikleri görmezlikten gelir.
Yine de yüz çevirirlerse, seni, onların üzerine gözetmen olarak göndermedik. Senin görevin, yalnızca bildirmektir. Aslında, insan, Bizden bir rahmet tattırdığımızda onunla sevinir. Fakat kendi elleriyle yaptıklarının sonucu olarak bir kötülük dokunduğunda, insan, kesinlikle çok nankörleşir.
Ne ki eğer onlar yüz çevirirlerse, unutma ki seni onların muhafızı olarak göndermedik: sana düşen sadece mesajı ulaştırmaktır. Ve Biz ne zaman insana katımızdan ikramda bulursak onunla gurur duyar, ne zaman da yaptıkları yüzünden başına bir musibet gelse, bu kez de insan kıymet bilmez bir nankör olup çıkar.
Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir.
Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.
Yine de aldırmıyorlarsa Biz de seni üzerlerine gözcü göndermedik ya! Sana düşen sadece tebliğdir. Fakat Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman bununla sevinirse de; kendi ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir fenalık gelirse o zaman da insan hepsini unutan bir nankör olur.
Ama onlar, (ey Peygamber, senden) yüz çevirip uzaklaşırlarsa (bil ki) Biz seni onların bekçisi olarak göndermedik. Sana düşen, yalnız (emanet edilen) mesajı iletmektir. Ve bakın, (Bizim mesajlarımıza yüz çevirmek, insan tabiatının zayıflığı ve kaypaklığından kaynaklanır; böylece,) Biz insana rahmetimizi tattırdığımız zaman onunla övünç duyar, ama kendi eliyle yaptıklarının sonucu olarak başına bir bela gelirse, o zaman, şükürden ne kadar uzak olduğunu gösterir.
Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan pek nankördür.
Yine aldırmıyorlarsa biz de seni üzerlerine mürakıb göndermedik a, sana düşen ancak tebliğdir fakat biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız vakıt onunla ferahlanır ise de kendi ellerinin takdim ettiği sebeblerle başlarına bir fenalık gelirse o vakıt insan hepsini unutan bir nankördür.
Eğer yüz çevirirlerse (üzülme); biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, yalnız duyurmaktır. Biz insana, bizden bir rahmet taddırdığımız zaman ona sevinir. Ama ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, insan hemen nankör olur.
Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan (pek) kafir kesiliverir.
Eğer onlar (imandan) yine yüz çevirirlerse biz seni (zaten) onların üzerine bir bekçi göndermedik ya. Sana aid olan (vazife), tebliğden başkası değildir. Hakıykat biz insana tarafımızdan bir ni'met tatdırdığımız vakit o, bununla ferahlanır. Eğer onlara, kendi ellerinin öne sürdükleri (ihtiyarlariyle irtikab etdikleri) şeyler (günahlar) yüzünden, bir fenalık isaabet ederse o zaman da insan cidden bir nankördür.
Eğer onlar yine yüz çevirirlerse; Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin vazifen, sadece tebliğdir. Gerçekten Biz, insana katımızdan bir rahmet tattırırsak; o bununla sevinir. Ama elleriyle işlediklerinden ötürü başlarına bir fenalık gelirse; işte o zaman insan, cidden pek nankördür.
Eğer sırt çevirirlerse, seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen ancak tebliğ etmektir. Biz insana kendimizden bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer, kendi eliyle işledikleri sebebiyle bir kötülük dokunursa, insan hemen nankör kesilir.
Eğer bu çağrıya sırtlarını dönerlerse, hoş biz de seni üzerlerine bekçi göndermedik ya! Senin görevin sadece tebliğdir. Biz insana tarafımızdan bir nimet tattırırsak o ferahlar, şımarır. Ama başlarına, yine kendi işledikleri hatalar sebebiyle bir sıkıntı gelirse insan hemen nankörleşir.
Eğer yüz çevirirlerse (keyifleri bilir); seni onlara bekçi olarak irsal etmedik! Sana düşen yalnızca bildirimdir! Doğrusu insana bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla mutlu olur.. . Eğer ellerinin getirisi dolayısıyla kendilerine bir bela isabet ederse, muhakkakki insan çok nankördür!
Yüz çevririrlerse, biz seni onlara bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece bildirmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman onunla sevinir; ama kendi yaptıklarının bir sonucu olarak başlarına bir kötülük gelse, o zaman insan nankörleşir.
Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin üzerine düşen yalnızca çağrıda bulunmaktır. Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, insan ona sevinir. Kendi yaptıklarından dolayı başına bir kötülük gelse, işte o zaman insan kafir* kesilir.
But if they turn away, then We did not send you as their guardian. You are only required to deliver. And when We let the human being taste mercy from Us, he becomes happy with it, and when adversity afflicts them because of what their hands have done, the human being becomes rejecting.
And if they turn away — We sent thee not as a custodian over them; upon thee is only the notification. And when We let man taste mercy from Us, he exults thereat; but if evil befalls them because of what their hands sent ahead, then is man ungrateful.
But if they turn away, We have not sent you to be their guardian. You are only responsible for transmission. When We let a man taste mercy from Us he exults in it. But if something bad strikes him for what he has done he is ungrateful.
If they turn away, we did not send you as their guardian. Your sole mission is delivering the message. When we shower the human beings with mercy, they become proud, and when adversity afflicts them, as a consequence of their own deeds, the human beings turn into disbelievers.
But if they turn away, then We did not send you as their guardian. You are only required to deliver. And when We let man taste a mercy from Us, he becomes happy with it; and when adversity afflicts them for what their hands have delivered, then man becomes rejecting!
But if they turn away, then We did not send you as their guardian. You are only required to deliver. When We let the human being taste compassion from Us, he becomes happy with it, and when adversity afflicts them because of what their hands have done, the human being becomes rejecting.