Gökte rızkınız ve uyarıldığınız şeyler vardır.
Gökte de rızkınız ve size vaad edilen şeyler vardır.
Gökte de rızkınız ve size vadedilenler vardır.
Gökte rızkınız ve size söz verilenler vardır.
Gökte rızkınız ve uyarıldığınız şeyler vardır.
Rızkınız göklerde; size söz verilenler de oradadır.
Hem geçimliğiniz hem de size sözü verilen göktedir.
Gökyüzünde ise (maddi manevi) rızkınızın ve size vaad edilen şeylerin (kaynağı) vardır:
Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.
Gökte rızkınız vardır ve size va'dolunmakta olan da.
Gökte de rızkınız ve o va'dolunduğunuz (var).
(Yeryüzündeki) azığınızın ve (ölümden sonraki hayatınız için) vaad edilen her şeyin (kaynağı) göktedir;
Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır.
Semada da rızkınız ve o va'dolunduğunuz
Gökte rızkınız da var, uyarıldığınız (azab)da var!
Gökte rızkınız vardır ve size vaadolunmakta olan da.
Rızkınız ve size va'd olunagelen şeyleri gök (ler) dedir.
Rızkınız da, size vaadolunan şeyler de semadadır.
Gökte de sizin rızkınız ve size vaat edilen şeyler vardır.
(20-22) Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardır. Bizzat kendi varlıklarınızda da böyle deliller vardır. Hala görmeyecek misiniz? Gökte de hem rızkınız (rızkınızın vesileleri), hem de size vad olunan cennet vardır.
Yaşam gıdanız da, vadedilen şey de semadadır (bilincinizden yaşanacaktır)!
Gökte rızkınız ve size söz verilenler vardır.
Gökte rızkınız ve uyarıldığınız şeyler vardır.
And in the heaven is your provision, and what you are promised.
And in the heaven is your provision — and what you are promised!
Your provision is in heaven – and what you are promised.
In the heaven is your provision, and everything that is promised to you.
And in the heaven is your provision, and what you are promised.
In the heaven is your provision, and what you are promised.