Ant olsun ki, onlara, içlerinden bir resul geldi. Fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Onlar zalimlerdir.
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de, onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Yemin olsun ki kendi içlerinden onlara elçi gelmişti de onu yalanlamışlardı. Onlar haksızlık ederlerken azap onları yakalamıştı.
Onlara kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Sonunda, zulmederlerken onları azap yakaladı.
Ant olsun ki, onlara, içlerinden bir resul geldi. Fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Onlar zalimlerdir.
Bunlara içlerinden mutlaka bir elçi gelir ve onu yalancı sayarlar. İşte o azap, yanlışlar içinde iken onları yakalar.
Gerçek şu ki, kendi aralarından onlara bir elçi de gelmişti. Fakat Onu yalanladılar. Böylece, haksızlıklarını sürdürdükleri sırada, ceza onları yakaladı.
Ve doğrusu onlara kendilerinden bir elçi gelmişti; fakat onu yalanladılar. Ne var ki onlar zulümlerini sürdürürken azap onları yakalayıverdi.
Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.
Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de ona yalan söylüyor, dediler. Azap da zulmederlerken kendilerini yakalayıverdi.
Kaldı ki, onlara aralarından bir elçi de gelmişti; ama onlar o'nu yalanladılar. Ve onlar böylece zulüm ve haksızlıklarına devam edip giderken azap kendilerini kıskıvrak yakaladı.
Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Böylece zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Celalim hakkı için, onlara içlerinden bir Resul geldi de ona yalan söyleyor dediler, zulmederlerken azab da kendilerini yakalayıverdi
Andolsun, onlara, kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken azab onları yakalayıverdi.
Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Andolsun ki onlara kendilerinden bir peygamber de gelmişdir de onu tekzib etmişlerdir. Derken onlar zulümlerinde berdevam iken kendilerini azab yakalayıvermişdir.
Andolsun ki; onlara, kendilerinden bir peygamber gelmişti de onu yalanlamışlardı. Zulüm ederken kendilerini azab yakalayıvermişti.
Onlara içlerinden bir peygamber gelmişti. Ama onu yalanladılar. İşte o zaman, zalimlikleri içinde iken onları bir azap yakaladı.
Onlara, içlerinden bir peygamber geldi, onlar onu yalancı saydılar. Derken onlar zulümlerine devam ederken, çok geçmeden azap kendilerini kıskıvrak yakaladı.
Andolsun ki onlara kendilerinden bir Rasul geldi de Onu yalanladılar! Zalimler oldukları halde, azap kendilerini yakaladı.
Onlara kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Sonunda, zulmederlerken onları azap yakaladı.
Ant olsun ki, onlara, içlerinden bir rasul geldi. Fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Onlar zalimlerdir.
And a messenger came to them from themselves, but they denied him, so the punishment took them while they were wicked.
And a messenger from among them had come to them, then they denied him; then the punishment took them while they were wrongdoers.
A Messenger from among them came to them but they denied him. So the punishment seized them and they were wrongdoers.
A messenger had gone to them from among them, but they rejected him. Consequently, the retribution struck them for their transgression.
And a messenger came to them from themselves, but they denied him, so the punishment took them while they were wicked.
A messenger came to them from themselves, but they denied him. So, the punishment took them while they were wicked.