"Ben senin Rabb'inim. Şimdi ayakkabılarını çıkar. Sen temizlenmiş vadide, Tuva'dasın."
"Şüphesiz, ben senin Rabbinim; ayağındaki pabuçları çıkar! Çünkü sen kutsal vadi Tuva'dasın!"
"Ey Musa! Şüphesiz ki ben -evet ben- senin Rabbin'im! Hemen ayakkabılarını çıkar! Şüphesiz ki sen (iki kez) kutsanmış Tuvâ Vadi(si'n)desin!*
"Ben, evet Ben senin Efendinim. Sandaletlerini çıkar. Çünkü sen kutsal vadide, Tuva'dasın."
"Ben senin Rabb'inim. Şimdi ayakkabılarını çıkar*. Sen temizlenmiş vadide, Tuva'dasın.*"
"Ben, evet ben! Senin Rabbinim*. Ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen, kutsal Tuva vadisindesin.
"Kuşkusuz, Ben, senin Efendinim!" "Şimdi, pabuçlarını çıkar! Kuşkusuz, Kutsal Vadi Tuva'dasın!"*
"Benim, Ben! Senin Rabbin! Şimdi ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen iki kez kutsal kılınmış vadidesin!
"Benim ben, senin Rabbin! Hadi, pabuçlarını çıkar; sen kutsal vadide, Tuva'dasın."
"Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın."
Haberin olsun, Benim Ben, Rabbin, hemen pabuçlarını çıkar; çünkü sen mukaddes vadide, Tuva'dasın!
"Benim, Ben! Senin Rabbin! Öyleyse artık pabuçlarını çıkar! Ve bil ki, sen iki kez kutlu kılınmış vadidesin.
"Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuva'dasın."
Ya Musa haberin olsun benim, ben rabbım, hemen papuşlarını çıkar çünkü sen mukaddes vadide tuvadasın
"Ben, (evet) ben senin Rabbinim! Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen, kutsal vadide, Tuva'dasın."
"Gerçekten ben, ben senin rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın."
Şübhesiz ben im ben senin Rabbin. Haydi pabuşlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadide, "Tuvaa" dasın.
Şüphesiz ki senin Rabbın Benim, Ben. Pabuçlarını çıkar. Zira sen mukaddes vadide, Tuva'dasın.
Ben, senin Rabbinim! Ayakkabılarını çıkar. Sen mukaddes Tuva vadisindesin.
"Haberin olsun: Senin Rabbin Benim!" denildi. "Çıkar pabuçlarını hemen! Çünkü kutsal vadidesin sen! (Evet evet) Tuva'dasın sen!"
"Kesinlikle ben, ben Rabbinim! Hemen iki nalınını (beden ve bilinç bağlarını terk et; şuur olarak kal) çıkar; gerçekten sen mukaddes vadin Tuva'dasın!"
'Ben, evet Ben senin Rabbinim. Sandallarını çıkar. Çünkü sen kutsal vadide, Tuva'dasın.'
Ben senin Rabb'inim. Şimdi "ayakkabılarını çıkar"*. Sen temizlenmiş vadide, Tuvada'sın.*
"I am your Lord, so take off your slippers, you are in the holy valley Tawa. "
“I am thy Lord; so remove thou thy sandals; thou art in the sacred valley of Ṭuwa.
I am your Lord. Take off your sandals. You are in the holy valley of Tuwa.
"I am your Lord; remove your sandals. You are in the sacred valley, Tuwaa.
"I am your Lord, so take off your slippers; you are in the holy valley Tuwa."
"I am your Lord, so take off your slippers, you are in the holy valley Tawa."