Onlar, yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki kendilerinin, kendisi ile akıl edecekleri kalpleri veya kendisi ile işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, kör olan gözler değildir, kör olan göğüslerde olan kalplerdir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | efelem | hiç | |
2 | yesiru | gezmediler mi? | سير |
3 | fi | ||
4 | l-erdi | yer yüzünde | ارض |
5 | fe tekune | olsun | كون |
6 | lehum | onların | |
7 | kulubun | kalbleri | قلب |
8 | yea'kilune | düşünecekleri | عقل |
9 | biha | onunla | |
10 | ev | veyahut | |
11 | azanun | kulakları | اذن |
12 | yesmeune | işitecekleri | سمع |
13 | biha | onunla | |
14 | feinneha | zira | |
15 | la | ||
16 | tea'ma | kör olmaz | عمي |
17 | l-ebsaru | gözler | بصر |
18 | velakin | fakat | |
19 | tea'ma | kör olur | عمي |
20 | l-kulubu | kalbler | قلب |
21 | lleti | ||
22 | fi | içindeki | |
23 | s-suduri | göğüsler | صدر |
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, fakat asıl sinelerdeki kalpler kör olur.
(İnkârcılar) yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı?* (Dolaşsalardı) kendileriyle akıl edecek kalpleri veya* duyacak kulakları olurdu. (Gerçek şu ki) gözler kör olmaz fakat göğüslerdeki kalpler kör olur.*
Düşünen beyinlerle ve işiten kulaklarla yeryüzünü dolaşmadılar mı? Gerçek körlük, gözlerin körlüğü değil; göğüslerdeki gönüllerin körlüğüdür.
Onlar, yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki kendilerinin, kendisi ile akıl edecekleri kalpleri veya kendisi ile işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, kör olan gözler değildir, kör olan göğüslerde olan kalplerdir.
Böyle yerleri gezip dolaşmadılar mı ki düşünecek kalpleri ve dinleyecek kulakları olsun. Gözler kör olmaz ama onların göğüslerindeki kalpleri kör olur.
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı; yürekleri kavrasın ve kulakları duysun? Kuşkusuz, gözleri kör değildir; fakat gönülleri kördür.
İyi ama, onlar hiç mi yeryüzünde gezip dolaşmazlar? Bu sayede kendisiyle akledecekleri bir kalbe ya da işitecekleri bir kulağa sahip olsalardı ya! Ama şu da var ki; gözler kör olmaz, fakat asıl kör olan göğüslerdeki kalplerdir.
Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki gönüller körleşir.
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir.
Ya o yerde niye bir dolaşmadılar ki, kendileri için akıllanmalarına sebep olacak kalpleri ve işitmelerine sebep olacak kulakları olsun;çünkü gerçek şudur ki, gözler körelmez, ancak sinelerdeki kalpler körelir.
Peki, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, orada olup biteni kalpleri kavrasın ve kulakları işitsin? Ne var ki, onlarda kör olan gözler değil; kör olan, göğüslerdeki kalpler!
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
Ya o yerde neye bir seyr etmediler ki kendileri için akıllanmalarına sebeb olacak kalbler ve işıtmelerine sebeb olacak kulaklar olsun, zira hakikat budur ki gözler körelmez ve lakin sinelerdeki kalbler körelir
Hiç yeryüzünde gezmediler mi ki (kendilerinden önce mahvolanların yerlerini görsünler de) düşünecekleri kalbleri, işitecekleri kulakları olsun (akıllları başlarına gelsin, hak sözünü işitsinler). Zira gözler kör olmaz (çünkü gözlerin körlüğü, geçici bir görme yetersizliğidir); fakat (asıl) göğüslerdeki kalbler kör olur.
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz ancak sinelerdeki kalpler körelir.
(Hiç de) yer (yüzün) de gezib dolaşmadılar mı ki (bari) bu sebeble düşünecek kalblere, bu suretle işidecek kulaklara malik olsunlar). Fakat hakıykat şudur ki (yalınız maaddi) gözler kör olmaz, fakat (asıl) sinelerin içindeki kalbler kör olur.
Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki; orada olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Ne var ki yalnız gözler kör olmaz, göğüslerde olan kalbler de körelir.
Yeryüzünde dolaşmıyorlar ki kendisiyle akledecek kalpleri ve kendisiyle işitebilecek kulakları olsun?! Oysa, gözler kör olmuyor, fakat sinelerdeki kalpler köreliyor.
Peki bu inkarcılar biraz olsun dünyayı gezip dolaşmazlar mı ki, hiç değilse bu sayede düşünüp duygulanacak gönüllere, gerçeğin sesini işitecek kulaklara sahip olsunlar. Ne var ki onlarda kör olan, gözler değil, asıl kör olan sinelerindeki gönüller!
Değerlendirecek şuurları yahut algılayacak kulakları yok muydu ki, arzda gezip ibret almadılar! Gerçek ki gözler kör olmaz, içlerindeki (beyinlerindeki) kalp gözleri körleşir!
Düşünen beyinlerle ve işiten kulaklarla yeryüzünü dolaşmadılar mı? Gerçek körlük, gözlerin körlüğü değil; göğüslerdeki gönüllerin körlüğüdür.
Onlar, yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki kendilerinin, kendisi ile akıl edecekleri kalpleri* veya kendisi ile işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, kör olan gözler değildir, kör olan göğüslerde olan kalplerdir.
Have they not roamed the land and had hearts with which to comprehend and ears with which to hear No, it is not the sight which is blind, but it is the hearts that are in the chests that are blind.
(Have they not travelled in the earth and had hearts with which to reason, or ears with which to hear? And it is not the eyes that are blind, but blind are the hearts which are in the breasts.
Have they not travelled about the earth and do they not have hearts to understand with or ears to hear with? It is not their eyes which are blind but the hearts in their breasts which are blind.
Did they not roam the earth, then use their minds to understand, and use their ears to hear? Indeed, the real blindness is not the blindness of the eyes, but the blindness of the hearts inside the chests.
Have they not roamed the earth and had hearts with which to comprehend and ears with which to hear? No, it is not the sight which is blind, but it is the hearts that are in the chests that are blind.
Have they not roamed the land and had hearts with which to reason and ears with which to hear? No, it is not the sight which is blind, but it is the hearts that are in the chests that are blind.