"Yazık, yazık! Uyarıldığınız şey, hiç olacak şey mi?"
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | heyhate | heyhat (ne kadar uzak) | |
2 | heyhate | heyhat (ne kadar uzak) | |
3 | lima | şey | |
4 | tuadune | size va'dedilen | وعد |
Oysa bu size söylenenler, gerçek olmaktan ne kadar uzak!
Size vadedilen çok uzaktır, çok uzak!
"Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!"
"Yazık, yazık! Uyarıldığınız şey, hiç olacak şey mi?"
Olmayacak şeyler vaad ediliyor size; hiç olmayacak şeyler!
"Size sözü verilene; yazık ki, ne yazık!"
Uzak, hem de çok uzak size iddia edilen bu şey!
"Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak!"
"Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat..."
Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
Çok uzak, gerçekten çok uzak bu vaad edildiğiniz şey!
"Halbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!"
Heyhat o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak
"Heyhat, o size va'dedilen şey ne kadar uzak!"
"Heyhat, size vaadedilen şeye heyhat..."
"Tehdid olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak"!.
Vaad edildiğiniz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak.
Size vaat edilen uzak, hem de çok uzak.
"Heyhat! Heyhat! Size vad edilen şey ne kadar da uzak!"
"Heyhat, heyhat böyle bir şeyin oluşması çok uzak!"
'Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!'
Yazık, yazık! Uyarıldığınız şey, hiç olacak şey mi?
"Far fetched is what you are being promised. "
“Far-fetched! Far-fetched is what you are promised!
What you have been promised is sheer nonsense!
"Impossible, impossible indeed is what is promised to you.
"Far fetched is what you are being promised."
"Far fetched is what you are being promised."