Bu konuda senin yapabileceğin bir şey yoktur. O ya onların tevbelerini kabul edecek ya da onlara azap edecek. Çünkü onlar, zalim kimselerdir.
Senin bu hususta yapacağın bir şey yok. Allah onları ya bağışlayacak, yahut cezalandıracaktır; çünkü onlar gerçekten zalimlerdir.
O konuda senin yapacağın herhangi bir şey yoktur. (Allah) ya tevbelerini kabul edip (onları affeder) ya da onlara azap eder. Şüphesiz ki onlar, zalimlerdir.
Tövbelerini kabul etmesi veya işledikleri zulümden dolayı onları azaplandırması seni ilgilendirmez.
Bu konuda senin yapabileceğin bir şey yoktur. O ya onların tevbelerini kabul edecek ya da onlara azap edecek. Çünkü onlar, zalim kimselerdir.
Bu konuda senin elinde bir şey yoktur; (kafirler ya dönüş yapar) Allah tevbelerini kabul eder veya yanlışlar içinde kaldıklarından dolayı onlara azap eder*.
Senin yapacağın bir şey yoktur; pişmanlıklarını kabul edecek veya cezalandıracaktır. Aslında, onlar, haksızlık yapanlar arasındadır.
İlahi emrin gerçekleşmesine dair senin elinde hiçbir yetki yoktur; dolayısıyla onların tevbelerini kabule ya da onları cezalandırmaya karar vermek de (sana düşmez); çünkü onlar zalimlerin ta kendileridir.
İş ve hüküm konusunda sana düşen bir şey yoktur. Allah ya tövbelerini kabul ederek onları bağışlar yahut da zalim oldukları için onlara azap eder.
(Allah'ın) Onların tevbelerini kabul etmesi veya zalim olduklarından dolayı azablandırması işinden sana bir şey (sorumluluk ve görev) yoktur.
Senin elinde yapacak bir şey yok. Allah ya onların tevbesini kabul eder ya da onlara azap eder. Çünkü onlar, zalimlerdir.
Allah'ın onların tevbelerini kabul etmesine yahut onları cezalandırmasına karar vermek senin işin değildir (ey Peygamber,) çünkü onlar zalimlerin ta kendileridir,
Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur. Allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder.
Senin elinde emirden bir şey yok, yahud onlara tevbe ettirsin ve yahud azab etsin çünkü onlar zalimdirler
O konuda senin yapacağın bir şey yoktur. Allah, ya tevbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azab eder.
(Tanrı'nın) Onların tevbelerini kabul etmesi veya zalim olduklarından dolayı azablandırması buyruğundan sana bir şey (sorumluluk ve görev) yoktur.
(Kullarımın) iş (in) den hiç bir şey sana aid değildir. (Allah) ya onların tevbesini kabul eder, yahud onları, kendileri zalim (kimse) ler oldukları için, azablandırır.
Senin elinde emirden bir şey yok. Allah, ya onların tevbesini kabul eder, yahut da zalim oldukları için azablandırır.
Senin bu hususta yapacak bir şeyin yoktur. Allah, ya onların tevbesini kabul eder veya onları cezalandırır. Çünkü onlar zalimlerdir.
Bu hususta sana ait bir iş yoktur: Allah ister onlara tövbe nasib edip bağışlar, ister nefislerine zulmettikleri için onları cezalandırır.
Hüküm vermek sana ait değil; dilerse tövbelerini kabul eder veya azap verir. Gerçekten onlar zalimlerdir.
Tevbelerini kabul etmesi veya işledikleri zulümden dolayı onları azaplandırması seni ilgilendirmez.
Bu konuda senin yapabileceğin bir şey yoktur. O, ya onların tövbelerini kabul edecek ya da onlara azap edecek. Çünkü onlar, zalim kimselerdir.
You will have no say in the matter, for He may pardon them, or punish them; for they are wicked.
No part of the matter is thine, whether He turns towards them or punishes them, for they are wrongdoers,
You have no part in the affair. Either He will turn towards them or He will punish them, for they are wrongdoers.
It is not up to you; He may redeem them, or He may punish them for their transgressions.
You will have no say in the matter, for He may pardon them, or punish them; for they are wicked.
You will have no say in the matter, for He may pardon them, or punish them for their wickedness.