Onlara: "Sahip olduğunuz ve olacağınız şeylerde takva sahibi olun. Umulur ki böylece merhamet olunursunuz." denildiği zaman;
Onlara, "Önünüzdekinden/ahiret azabından ve arkanızdakinden/dünyanın aldatıcılığından sakınınız ki, size merhamet edilebilsin" denildiğinde hiç aldırmazlar.
Onlara "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korunun ki merhamete uğratılasınız"*dendiğinde
Kendilerine, "Geçmişinizden ibret alıp geleceğiniz için sakının ki merhamet edilesiniz" denilmişti.
Onlara: "Sahip olduğunuz ve olacağınız şeylerde takva* sahibi olun. Umulur ki böylece merhamet olunursunuz." denildiği zaman;
"Bu insanlara önünüzde olan ve arkanızda kalan için tedbirinizi alın* ki ikram göresiniz" dendiği zaman (ölçüye uymazlar)
Onlara, şöyle denilmişti: "Önünüzde olandan da gizli tutulandan da sakının; böylece, belki merhamet edilirsiniz!"
Kendilerine "Sizi bekleyen (ahiret) ve geride bıraktığınız (hayattan) dolayı sorumluluktan titreyin ki, ilahi merhamete mazhar olabilesiniz" denildiğinde (yüz çevirdiler):
Onlara, "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet edilebilsin!" denildiğinde, hiç aldırmazlar.
Onlara: "Önünüzde ve arkanızda olandan sakının, belki esirgenirsiniz" denildiğinde, (dinlemeyip inkara devam ederler).
Durum böyle iken onlara: "Önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete erişeniz." denildiği zaman;
Onlara: "Gözlerinizin önünde olan ve sizden gizli tutulan (her şeyin Allah'ın bilgisi dahilinde olduğu gerçeğini unutmadan) dikkat edin ki Allah'ın rahmetine nail olabilesiniz!" denildiğinde (çoğu duymazlıktan gelir.)
Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.
Hal böyle iken onlara önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete şayan olasınız denildiği zaman
Onlara: "Önünüzdeki ve arkanızdaki (yani sizden önce geçen ve ileride sizi bekleyen) olaylardan sakının ki, esirgenesiniz," dendiği zaman (aldırmazlar).
Onlara: "Önünüzde ve arkanızda olandan sakının, belki esirgenirsiniz" denildiğinde, (dinlemeyip inkara devam ederler).
Onlara "Önümüzdekinden de, arkanızdakinden de sakının. Taki esirgerlesiniz" denildiği zaman (yüz çevirdiler).
Onlara önünüzde ve arkanızda bulunanlardan sakının. Belki merhamet olunursunuz, denildiğinde.
Onlara: -Önünüzdeki ve arkanızdakinden sakının ki merhamet olunasınız, denildiği zaman...
Onlara ne zaman: "Hem geçmişte yaptıklarınıza, hem de istikbalde yapacaklarınıza dikkat edin!böylelikle merhamet edilmeye layık olun!" denilse, yüz çevirirler...
Onlara: "Önünüzdekinden (karşılaşacaklarınıza karşı) ve arkanızdakinden (yapmış olduklarınızın sonuçlarından) korunun ki rahmete eresiniz" denildiğinde (yüz çevirirler).
Kendilerine, 'Geçmişinizden ibret alıp ve geleceğiniz için sakının ki merhamet edilesiniz,' denilmişti.
Onlara: "Sahip olduğunuz ve olacağınız şeylerde takva* sahibi olun. Umulur ki böylece merhamet olunursunuz." denildiği zaman;
And when they are told: "Be aware of your present and your past, that you may attain mercy. "
But when it is said to them: “Be in prudent fear of what is before you, and what is behind you, that you might obtain mercy.”
They are told, ‘Have taqwa of what is before you and behind you so that hopefully you will have mercy shown to you. ’
Yet, when they are told, "Learn from your past, to work righteousness for your future, that you may attain mercy,"
And when they are told: "Be aware of your present and your past, that you may attain mercy."
When they are told: "Be aware of your present and your past, that you may attain mercy."